Boşuna çekilmeyen eziyetlere dair…
Burhaniye Kitap Fuarı'nda Ahmed Arif’i anlattım. Finali Kürtçeye bağladım. Hani şiirinde diyordu ya usta; “Evana koremar û şemarin… Evana çav berdane nan û avê me…”
Ustanın bu dizelerini benim anadilimde vurgulamamdan etkilenmiş olmalılar ki, söyleşi sonrası geldiler. Kitap imzası ve muhabbet ardından kahvaltı sözüne mutabık kaldık Burhaniyeli ekoloji aktivistleriyle.
Kazdağları havalisi köylülerinin uzunca bir süredir medyaya da sıkça konu olan maden arayan şirketlerin doğa tahribatı yaptıkları bölgede bir tur atacaktık! Sonra da bölgede bir köy evinde kahvaltı yapacaktık.
Öyle de yaptık. Dağın “Kaz” ya da “İda” olan adıyla müsemma yolu üzerinde heyula misali insanın üzerine her an bir daha kalkmamak üzere çöküverecekmiş gibi duran insansız, ağaçsız, duldasız, üryan edilmiş kapkara hâlini gördüm. “Lanet olasıcalar” dedim. “Olancası bir tutam can”dır işte ustanın kelamınca, ona da tahammülleri yoğ umuş.
“Vurulmuşum, düşüm gecelerden kara!
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Hiç sorgusuz........© Bianet
visit website