menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Prag çalışma ziyaretinden notlar

12 0
06.12.2025

IPS İletişim Vakfı/bianet’in paydaşı olduğu Our Media (Bizim Medyamız) projesinin Genç Liderler için Medya Okuryazarlığı ve Aktivizm Akademisi kapsamında, 11-13 Kasım tarihleri arasında Çekya’nın başkenti Prag’a bir çalışma ziyareti gerçekleştirdik.

Prag’daki ilk durağımız, Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa’da kaliteli gazeteciliğin geliştirilmesine adanmış bağımsız bir medya kuruluşu olan Transitions’ın Prag’ın eski kent bölgesinin göbeğinde, Dům U Minuty’deki ofisi oldu. Bugünlerde Transitions ve Europeum’un yanı sıra pek çok sivil toplum bileşenine ev sahipliği yapan ve Prag Astronomik Saati’nin hemen yanında konumlanan, Geç Rönesans dönemine ait bu binada 1889’dan 1896’ya kadar Franz Kafka ve ebeveynleri yaşamış.

Eski kentin tarihi dokusu, Dům U Minuty’nin içine girdiğimizde hâlâ bizimleydi. Kamulaştırılmış, büyüleyici bir avluya sahip olan yapıda Transitions ofisine girene kadar yirmi birinci yüzyılda olduğumuz izlenimine kapılmadıysak da Transitions ekibinin bizi karşılamasıyla gerçekliğe geri döndük.

Yayınlar, eğitimler ve projeler aracılığıyla medya okuryazarlığını, mesleki standartları ve bağımsız medyanın dayanıklılığını güçlendirmeyi hedefleyen kurumun sunumu sırasında dikkat çeken tespitler vardı.

Özellikle şu vurgu, Türkiye’deki gazetecilik deneyimimizle derin bir ortaklık kurdu: Hükümet değişikliklerinde ilk saldırının medya kurumlarına, özellikle de bağımsız olanlara yapılacağı gerçeği. Bu durumun Türkiye bağlamında ne denli sürekli ve gündelik bir gerçeklik olduğu, kurumun bu tespitiyle bir kez daha pekişti ve çalışma arkadaşlarımız arasında otoriter bir rejim altında gazetecilik yapmaya çalışan kişiler olarak konumumuzu güçlendirdi.

Kurumun sunumu esnasında dikkatimizi debunking kelimesi çekti. Türkçedeki karşılığı olarak “yalanları ortaya çıkartmak” diyebiliriz. Kurum, debunking stratejisini kamusal alanda mesajları yumuşatarak ve medya okuryazarlığı aracılığıyla yaşça büyük bir hedef kitlesini bu sürece dâhil ederek yürütüyor.

Özellikle yaş odaklı çalışan grup, kuşaklar arası çalışma gruplarıyla yanlış bilgilere karşı koymayı hedefleyen etkinlikler düzenliyor ve akran öğrenmesini teşvik ediyor. “Sosyal gazetecilik” mottosuyla farklı kuşaklardan gazetecileri bir araya getirerek, onların endişelerini anlamak ve hikâyelerini anlatmaları için alan açıyorlar.

Kurum, genellikle çözüm odaklı gazetecilik anlayışıyla “zehirli” veya ayrıştırıcı olarak algılanan konuları güçlendirici ve yapıcı bir anlayışa dönüştürme çabasında. Bunu yaparken halkın bakış açısını çerçevelemek için doğrudan anlatının kendisine odaklanıyorlar. Stratejilerinin temelini “dinle, yansıt ve derine in” ilkeleri oluşturuyor. Bu üçlü yaklaşım sayesinde dirençli topluluklar (resilient communities) oluşturmayı ve sınır ötesi iletişim kurmayı önceliklendiriyorlar.

Günün devamında, eski kent meydanındaki Transitions ofisinden çıktıktan sonra Charles Üniversitesi’nde bulunan dijital medya gözlemevi olan CEDMO’yu ziyaret ettik.

Dezenformasyon ve yanlış bilgi gibi problemlere odaklanan CEDMO, Orta Avrupa’da (özellikle Çekya, Slovakya ve Polonya’da) bu sorunların temel kaynaklarını ve nedenlerini inceleyen ve önceliklendiren bağımsız, tarafsız ve merkezî bir yapı olarak; sivil toplumun, kamu kurumlarının ve özel sektörün güven sorununu ele alması ve yanlış bilgi ile dezenformasyonun etkilerine karşı koyması için kısa ve uzun vadeli eylemler ve öneriler geliştiriyor.

CEDMO çalışmalarını dört alana bölüyor: Araştırma, teyitçilik, yapay zekâ çözümleri ve medya okuryazarlığı. Ana amaçları, bu alanlarda dijital dönüşümler yaratmak ve bunu yaparken medyada öz yansıtmayı teşvik etmek, kamuoyunun farkındalığını desteklemek ve kendini ifade etmeyi güçlendirmek. Sesli bir iletişim aracı olan podcast’i bilişsel bir araç olarak düşünerek medyanın nasıl işlediğine dair temel bilgi sağladıklarını aktaran CEDMO, bunun yanı sıra iletişim ve yaygınlaştırma pratikleriyle, “iletişimden öte koordinasyon” yöntemiyle halkı medya konusunda eğitmeyi amaçlıyor.

Programın ikinci günü, Transitions ile aynı binada bir ofis paylaştığını öğrendiğimiz Europeum’un yolunu tuttuk.

Avrupa entegrasyonu ve politika geliştirme üzerine çalışan bir sivil toplum kurumu olan Europeum’da bizi Global Europe program koordinatörü Oszkár Roginer-Hofmeister karşıladı ve kurumun faaliyet alanlarını ve Green Europe, Global Europe ve Just Europe isimli ana projelerini anlattı. Avrupa Birliği (AB) entegrasyonu misyonlarına yönelik projeleri kapsamında düzenledikleri etkinlikleri ve Çekya’daki politik iklimi aktardıktan sonra katılımcıların sorularını cevaplayan Roginer-Hofmeister, Europeum’un Avrupa Birliği’nin entegrasyon çalışmaları kapsamında genişleme bölgelerinde de faaliyet gösterdiğini belirterek Gürcistan’daki iklime de değindi. Bu doğrultuda, Ermenistan’daki AB algısına yönelik yeni bir kamuoyu araştırmasına başlayacaklarını not etti.

Yoğun güvenlik önlemlerinden geçerek gerçekleştirilen Radio Free Europe ziyaretinde Jakub Tesar, Soğuk Savaş döneminde kurulan radyonun faaliyet gösterdiği ülkelerdeki geçmişinden bahsetti. 27 dilde 23 ülkeye yayın yapan radyonun zaman içinde çalışma yöntemlerini nasıl değiştirdiğini anlatan Tesar, Trump yönetiminin kuruma finansal desteği kesme girişimlerini aktardıktan sonra, dava sürecinin lehlerine sonuçlandığını belirtti. Programın Radio Free Europe kısmı, haber merkezi ve reji odası turu ile son buldu.

Tüm kurumlarda gözlemlediğimiz başlıca etken, Transitions ziyaretinde haberdar olduğumuz hükümet değişimine yönelik kaygılardı. Her kurumda yeni kurulacak hükümeti tanımlamak için farklı kalıplar kullanılsa da ortaklaşılan kelime “popülist” oldu ve yine medyayı baskılama üzerine ortak kaygılar dile........

© Bianet