Dünden bugüne Türkiye'de sağlık sistemi
Sağlık politikaları ve sağlık sistemleri karmaşık bileşenlerin, dinamiklerin ve süreçlerin etkilediği bir konu başlığıdır. Politikaların gerek yerel gerek küresel değişimlerden hâkim paradigmalardan ve egemen ideolojilerden etkilendiği ve bu politikaların nüfus yapısı, gereksinimler, sağlık insan gücü, sağlık kurumları altyapısı, tıbbi teknoloji gibi çok sayıda bileşeni de içerdiği söylenebilir. Bu bağlamda sağlık politikalarının ve sağlık sistemlerinin ele alınması sadece sağlık eksenli politikaları içermez, daha doğru bir deyişle sağlık hastalıkla özdeşleşen ve sadece biyolojik süreçlere indirgenen bir kavram olmadığı için kalkınmadan çevreye, sosyal politikalardan sanayi ve istihdam politikalarına kadar hemen her politika sağlık politikalarını ilgilendirir ve bu politikaları etkiler. Elbette sağlık sadece hastalık olarak görüldüğünde işler değişir, o zaman daha çok uzman doktorun, daha çok hastanenin, daha çok MR ve tomografi cihazının, daha çok ilacın sağlık getireceği düşünülecektir. Oysaki sağlığın ön koşulları şöyle tanımlanmıştır: Barış, barınak, eğitim, gıda, gelir, istikrarlı bir eko-sistem, sürdürülebilir kaynaklar, sosyal adalet ve eşitlik. Sağlık sistemi tartışmalarını da bu bağlamsal zeminde yapmak gerekir.
Sağlık sistemlerinin karmaşık yapısı konuyu ele almayı da güçleştiriyor. İdeal mükemmel bir sağlık sistemi var mı, bu soruya yanıt vermek zor ancak iyi sistem ülkenizin gerçeklerine, nüfus yapısı, insan gücüne, ekonomik olanaklarına, sosyal ve kültürel yapısına uygun, kapsayıcı sağlık sistemidir diyebiliriz. Örneğin sağlığa çok para harcamak sağlık açısından olumlu bir tabloya ve sağlık göstergelerine sahip olmaya yetmeyebilir. Harcanan paranın hangi önceliklere göre ve hangi yollarla harcandığı önemlidir. Harcanan paranın kaynağının vergi ve genel bütçeden mi, sosyal sigortadan mı, cepten mi sağlandığı önemlidir.
Sağlık sistemlerinde devletin rolü bu tartışmada önemli bir başlıktır. Devletin ve kamunun sistemde kilit rol oynayıp oynamadığı, kurumların yapısı dikkate alınması gereken faktörlerdir. Sosyal devlet uygulamalarının ön planda olduğu dönemde sağlık sistemlerinde kamu ve devletin rolü önde gelirken yeni liberal politikaların yaygınlaştığı dönemlerde özel sağlık sektörüne alan açılmıştır.
Sağlıklı işgücü ihtiyacı da sağlığın ve sağlık kurumlarının yapılanmalarını etkilemektedir. Emeğin ertesi gün işbaşı yapabileceği emek gücünün sağlıklı tutulması gereksiniminin arttığı dönemlerde sağlık hizmetleri farklı bir rol üstlenirken esnek üretimin yaygınlaştığı, yedek işsizler ordusuyla şekillenen değişimlerle sağlık hizmetleri de bu değişime ayak uydurmaktadır.
Türkiye de bu kapsamda sağlık sisteminin değişimi içinden geçilen tarihsel döneme ve egemen politikalara göre şekillenmiştir. Cumhuriyetin ilk döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden, ülkeyi ayakta tutmaya çalışan, kırsal alana sağlık hizmetlerini ulaştırmaya, ülkenin aşıdan seruma ihtiyaçlarını kendi olanaklarıyla karşılamaya çalışan, personel, kurumsal altyapı eksikliklerini gidermeye çalışan ve imkansızlıklarla boğuşan bir sağlık sistemi kurulmaktaydı. Bir yandan oldukça yetersiz olan hekim ve hekim dışı sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için kapsamlı düzenlemeler getirildi, sağlık hizmetlerinin koruyuculuğa odaklanması ve devletin bu konuda sorumluluk üstelenerek hizmeti yaygınlaştırması için sağlık örgütleri kuruldu, tedavi edici hizmetleri ve hastaneler yerel yönetimlere bırakıldı, yerel yönetimlere hastane yönetimi konusunda örnek olması için ülkenin farklı bölgelerinde numune hastaneleri açıldı, bulaşıcı hastalıklarla mücadele öncelendi, trahom, sıtma, lepra ve frengi hastalıklarına yönelik........
© Bianet
visit website