GEÇİŞKEN SİYASİLER
Etik kurallarının, ahlak kurallarının yerle bir edildiği hiçbir ölçüsü ve standardı olmayan bir yerel seçim dönemini de gürültüyle patırtıyla yaşamaktayız.
Propaganda araçlarının üzerlerine kocaman kocaman hoparlörler yerleştirerek ortalığı velveleye veren araçlar, sokak sokak, mahalle mahalle dolaşıyorlar; hastalar vardır, bebekler vardır ya da bu desibeli yüksek seslerden rahatsız olanlar vardır demeden…
Normal zamanda gençlerin araçlarından çıkan yüksek sesli müzikler “ Trafik düzenlemelerinin ihlali olarak kabul edilmekte ve bu nedenle cezai işlem uygulanmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 61/2 maddesine göre, araç içi ses düzeyi dış mekân ambiyans gürültüsünden daha yüksek olamaz.” diyerek ceza yazılmakta. Hatta Çevre Kanunu’na göre ve Kabahatler Kanunu’na göre de ceza kesilebilir.
Bu çalışmalar seçim dönemlerinde vatandaşta oluşan meyili belki de hiç etkilemeyecek bir çalışma olarak da görülebilir. Buna sokaklara asılan afişleri, parti bayraklarını da eklemek mümkün.
Durum böyleyken bu karmaşayı anlamak da mümkün değil.
Siyaset kurumu ülkemizde maalesef “menfaat” üzerine hareket ettiğinden başka kuralı kaidesi de yok. Değer yargıları siyaset konu olunca tamamen başkalaşıp değişik bir hal alıyor.
Yerel seçim propagandaları başladı. En canlı propagandalar bildiğiniz gibi iktidar partisi adaylarının. Pınarın başında olmanın avantajı olsa gerek.
O avantajdan nasiplenmek isteyenler, iktidar partisinden aday olabilmek için gerekli yerlere ön müracaat yapıyor o süreçte de parti çalışmalarına aktif katılıyor, ateşli bir taraftar oluyor. Aynı........
© Başkent'te Karar
visit website