menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Umut yok, mücadele var

42 43
24.05.2024

İlk “Mad Max” filmi 1979 yılında George Miller’ın yönetmenliğinde görece düşük bir bütçeyle (400 bin dolar) çekilip milyonlarca dolar kâr etmiş ve Avustralya sinemasını sanatsal anlamda değilse bile popüler boyutta dünyaya tanıtan yapım olarak kabul görmüştü. İçerdiği yoğun şiddet nedeniyle pek çok ülkede sansürle karşılaşan ve bazı sahneleri çıkartılarak gösterilen film, tipik bir “kıyamet sonrası” (post-apokaliptik) öykü sunuyor, kendi kendini yok eden çürümüş bir dünyada motosiklet çeteleriyle mücadele eden bir polisin intikam serüvenini anlatıyordu. Mel Gibson’ın canlandırdığı bu çılgın polis, zorbalığın egemen olduğu dünyamızda düzeni bir ölçüde korumaya çalışıyor, bilimkurgu-western atmosferinde, karamsar ve yılgın ruh haliyle umutsuzca çatışıyordu.

1981 ve 1985’te devam filmleri de çekildi, Amerikalılar da işe dahil oldu, zincir uzatıldı ve George Miller seriyi bugünlere kadar getirmeyi başardı. Diğer ülkelerle birlikte Türkiye’de de bugün gösterime giren “Furiosa: A Mad Max Saga”, 2015’te izlediğimiz “Mad Max: Fury Road”ın öncesine, o filmde tanıdığımız Furiosa karakterinin çocukluk ve gençlik dönemine götürüyor seyirciyi ve çok iyi bildiğimiz çöl ortamının ortasına bırakıyor.........

© Aydınlık


Get it on Google Play