menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çürüyüş Türkiye

53 1
28.12.2023

Öyle bir hafta geçirdik ki bir yanıyla hızlandırılmış “Kürt sorunu tarihi”ni içeriyor, bir yanıyla gelecek seçim ortamına hakim olacak tutum, fikir ve söylemleri ifşa ediyor, bir yanıyla inşası süren yeni rejimin neye doğru evrildiğinin delillerini güçlü biçimde ortaya koyuyor, bir yanıyla da bu üç halin yol açtığı toplumsal, bireysel ve beşeri yıkımı gözler önüne seriyordu. Adlı adınca ve iktidar destekli ırkçı-dinci propaganda dizilerinin jargonuyla söylersek “Çürüyüş Türkiye” haftasıydı geçirdiğimiz.

Her biri kendi başına aylarca tartışılacak sözler, eylemler, işler kısacık süre içinde peş peşe sökün etti; sıralayalım:

- Şeyh Said adının bir caddeye verilmesi “bölücülük, hainlik, gericilik” etiketleri etrafında konuşulurken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içinden çatışma ve ölüm haberleri geldi. Kısa süre arayla TSK’ye mensup 12 asker çatışmalarda vuruldu. Elbette neden çatışma sürüyor, neden kan dışında, ölüm dışında bir siyaset geliştirilemiyor sorusu sorulmadı, bunun yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat 2018’de küçücük bir çocuğu sahneye alarak onun üzerinden ilan ettiği “Bayrağı cebinde. Şehit olunca üstüne örtülecek” siyaseti çerçevesinde “şehitler ölmez, vatan bölünmez” nidaları eşliğinde öfke, kin ve düşmanlık muslukları açıldı. Bayrağın neden sadece yoksul gençlerin üstüne örtüldüğünü soranlar oldu elbet, ne var ki bunlar da efsunlu “terör” lafıyla susturulmak istendi.

- TBMM’de geleneksel “Teröre karşı ortak bildiri” ayini başlatıldı, CHP’nin çiçeği burnunda genel başkanı, partisinin geleneksel “Biz de iktidara katılıyoruz” tutumu yerine, yukarıdaki soruyu sorup, “Hizaya girmeyiz” diyerek imzadan imtina edince, iktidar blokunun geleneksel saldırısına hedef oldu. Katıldığı asker cenazesinde, iktidar yönlendirmeli saldırıya maruz kaldı elbette. İmdadına acılı asker ailesinin fertleri yetişti, kendi acıları yetmiyormuş gibi, yaslı halleriyle saldırının ayıp olduğunu söylediler. Şehit sıfatıyla kutsanan gençlerin yaslı ailelerinin sözlerindeki hikmeti iktidar blokunda ciddiye alan olmadı elbette. Yoksul ailelerin ve çocuklarının görevi ölmek, konuşmak değil.

- İzmir’de bir okula, Diyarbakır 5 No’lu cezaevinin, daha doğrusu sömürge kampının namlı işkenceci komutanı Esat Oktay Yıldıran’ın adı bir okula verildi. Tepki verenler oldu elbette, iktidar saflarındaki bazı isimler (Orhan Miroğlu mesela) da katıldı bu tepkiye, ama bu “işlem”den mutlu, mesut olanlar çok çok fazlaydı.........

© Artı Gerçek


Get it on Google Play