Bir narsisti sevmek: Celladına âşık olmak gibi
Hatta bazen en yakın arkadaşınız bile “Sen de mi?” diyeceğiniz bir sır veriyor:
“Beni sevip sevmediğinden hiç emin olamadım ama ben onu deliler gibi sevdim…”
Bu yazımda, kadınların en çok “bağımlı hale geldiği” ama asla “şifa bulamadığı” bir duygusal tuzaktan bahsetmek istiyorum: Narsist erkeklere aşık olmak.
Kadınlar diyorum çünkü seans odasına gelen kadın danışanlarımın önemli bir kısmı, dışarıdan “başarı abidesi” gibi görünen ama ilişkide adeta bir duygu kasırgasına dönüşen narsist erkeklerle yaşadıkları ilişkilerin enkazını taşımaya çalışıyor.
Narsisizmin kökü nereden gelir?
Narsistik kişilik bozukluğu ismini Yunan mitolojisindeki Narcissus’tan alır. Rivayete göre Narcissus, suya yansıyan görüntüsüne âşık olur ve bir daha o görüntüden başını kaldıramaz. Kendine olan hayranlığı öyle büyür ki, başka kimseye yer kalmaz kalbinde.
Tarihi bir ironi gibi bu hikâyenin kahramanı erkektir. Ve evet, araştırmalar da narsistik kişilik bozukluğunun erkeklerde kadınlardan daha yaygın olduğunu söylüyor.
Fakat günümüzde Narcissus’un su birikintisine ihtiyacı yok. Ön kamerayla gelen bir selfie modu da yeterli artık.
“Onu sevmek dipsiz bir kuyuda kaybolmaktı”
“Onu sevmeme izin vermedi. Dışarıdan bakıldığında dört dörtlük bir baba, mükemmel bir yönetici, çevresi tarafından sevilen sosyal biri… Ama bana karşı acımasızdı. Hep suçlayan, hep haklı olan oydu. Kendi benliğimden uzaklaştığımı fark ettiğimde çok geçti.”
“Aşırı bir seks bağımlısıydı. Ne zaman, nasıl isterse… Hep hazır olmak zorundaydım. Benim istemem önemli değildi.”
“Bir insan hep mi haklı olur? Nefes almak bile onun kurallarına göreydi.”
Bu sözler seans odasında, bir........
© Analiz
