Erdoğan Silahlı Kuvvetleri İyi Yönetemiyor
Türkiye Cumhuriyeti 1960'lı yılların karanlık ve cunta yapılanması ile dolu kötü günlerine dönmüştür. Hükûmet ve Cumhurbaşkanı Erdogan'ın orduda meydana gelen kalkişmalara karşı pasif, aciz ve çekingen tutumu kabul edilemez bir seviyeye gelmiştir.
Özellikle Kara Kuvvetleri komutanlığı ve askeri okullar her geçen gün artan disiplinsizlik olayları ile gündeme gelmekte ülkemizin gelişmiş ve medeni devletler sıralamasında yeri geriye düşmeye devam etmektedir.
Geçen yıl Tuzla Piyade Okulunda yaşanan skandallar karşısında hükümetin gösterdiği pısırık tutum ister istemez önceki darbeleri hatıra getirmektedir.
Ne yazık ki; orduda görev yaparken yaşadığım kötü hatıralar çok fazladır. Fakat yaşanan olaylar ve dindar subaylara karşı söylenen apaçık küfürler ordumuzdaki son durumun feci derecede kötü olduğunu göstermektedir.
Başına yansıyan olaylar buzdaginin küçük bir kısmını göstermekte orduda disiplinsizliğin ayyuka çıktığı fevkalade kötü günler yaşamaya devam etmekteyiz.
Bunun en önemli sebebi Millî Savunma Bakanlığı gibi önemli kabine üyeliklerine darbeci gelenekten gelen asker ve generallerin oturtulmasidir.
Askerlik mesleği; disiplin kurallarının çok önemli olduğu çok acımasız bir meslektir. Bu meslek icra edilirken hatalar affedilmez. Sert bir şekilde cezalandırılarak özellikle disiplinsizlik olaylarının üzerine gitme zorunluluğu vardır.
Türkiye'de askerler daima siyasetin içinde olmuş Balkan harpleri başta olmak üzere askeri darbeler bu ülkenin kanayan yarası haline gelmiştir.
15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından gerekli dersler ne yazik ki çikarilamamistir. Askerler halkın tankların üzerine çıkıp darbeyi başarısızlığa uğratmasının hemen ardından bir iki sene içerisinde yeniden cuntacı faaliyetlerin içine girmişlerdir.
Daha önce darbe karargâhı olarak kullanılan Ankara'daki Kara Harp Okulu yerine bu sefer kritik derecede önemli yolların kesiştiği Tuzla Piyade Okulu karargah seçilmiştir.
Disiplinsizlik olayları o derece çirkin bir boyuta ulaşmıştır ki; hükûmet olayların halka duyurulması konusunda son derece kötü kararlar alarak suskun kalmayı tercih etmiştir.
Durumdan vazife çıkaran ve disiplin kurallarının öğretilemediği onlarca teğmen, dindar olarak tanınan dört subayı darp ederek darbe kalkişmasinın provasını yapmışlardır. Ağza alınmayacak derecede galiz küfürler edilerek eski çirkin günlere geri dönülmüştür.
Buna sebep olanlar utansın...
Bu küfür meselesi 28 Şubat 1997 sürecinde de ayyuka çıkmıştı.
Osman Özbek, Basbakan Erbakan'a kameralar karşısında açıkça küfretmiş "ulan pezevenk" diyerek halkımızın seçtigi bir yoneticiyi aşagilamisti. Aslında bu küfür butun Türk milletine karsi yapilmisti. Çünkü "sizin seçtiğiniz yoneticilere ben bu sekilde hitap ederek saygı duymuyorum" denilmiş generallerin ne seviyede oldugu ve ordunun çetelerini gerceği belli edilmişti.
Bu çirkin kufurbaz Özbek ve arkadasları hicbir ceza almadiği gibi bir çok faşist generale de mesaj gönderilmişti. Zira bu igrenc hareketi sayesinde Tümgeneral rutbesine yükseltilmiştir.
Erdoğan kendi partisinin liderine hakaret eden bu küfürbaz faşist generale karşı hicbir tutum gelistirememistir. Iktidar oldugu ilk yillarda boyle davranmasini politik olarak........
© Akasyam
visit website