Kitap ve Hikmet (5)
Bakara 2/151’de, ilim kökünden gelen “size öğreten (yu’allimukum)” ibaresi, ayetteki hikmetin üzerine atıf yaptığından öğretilen bir ilim olduğunu anladığımız hikmet, bizzat Resul tarafından öğrenmek isteyen, çabalayan herkese öğretilebilen bir ilim olan hikmettir.
Bakara 2/269’da bahsi geçen hikmet ise öğrenilen ilim manasında olmayıp, herkese verilmeyen Allah vergisi bir özellik olduğundan, bir başkasına öğretilemeyen bu Allah vergisi kavrama yeteneğinin, Resul tarafından bizlere öğretildiği Bakara 2/151’de bahsedilmemektedir.
Çünkü Bakara 2/269’da geçen Allah vergisi kavrama yeteneği, bir başkasına öğretilebilen bir şey olsaydı, çabalayıp, vahyin ilmi öğrenmek isteyen herkese öğretilirdi ve herkes kavrama yeteneğine sahibi olurdu. Böylece kavrama yeteneği Allah vergisi olmazdı, çaba gösteren herkese öğretilebilen bir ilim olmuş olurdu.
Bakara 2/269’da, doğru hüküm verme yeteneği/bilgelik olan hikmet için “dilediğine verir” ve “kime hikmet verilmişse” dendiğine göre, Kur’an vahyini öğrenmiş olanlardan pek çok insana doğru hüküm verme yeteneğinin/bilgeliğin verilmediğini de gördüğümüze göre, doğru hüküm verme yeteneği/bilgelik gibi Allah vergisi bir özellik, bir başkasına öğretilemez, bir başkasına ancak ilim öğretilebilir.
Kur’an vahyindeki ilmi öğrenmek için çabalayıp, Kur’an’daki ilmi öğrendiği halde bazı kimselerin sapkın görüşleri olduğu, bolca isabetsiz yorumları, açıklamaları olduğu konusunda çoğu kimse mutabıktır.
Demek ki Bakara 2/269’daki doğru hüküm verme yeteneği/ bilgelik olan hikmete sahip olabilmek için kişi, Kur’an’daki ilmi öğrenmek için çaba gösterip, bu ilmi öğrense de bu hikmete sahip olabilmesi, sadece çabaya bağlı değil, Allah’ın vermesine bağlıdır. Sahip olunması, sadece ilim öğrenme çabasına bağlı olmayıp, Bakara 2/269’daki “yu’til (verir)” ifadesinden dolayı Allah’ın dilediğine vermesine bağlı olduğundan bu hikmet, Allah vergisi bir yetenektir, bir beşer özelinde yaratılan vahyi kavrama yeteneğidir.
Bakara 2/151’de geçen, öğretilen bir ilim olan hikmetin, Bakara 2/269’da bahsi geçen Allah vergisi doğru hüküm verme yeteneği/ bilgelik olduğuna ve Bakara 2/269’da geçen yeteneğin/ bilgeliğin de, bir çaba ile Kur’an’ı okuyup, Kur’an ilmini öğrenen herkes tarafından elde edilebilecek bir hikmet olduğuna dair hatalı görüşleri olan bazı ilahiyatçı ve müntesipleri için şunları açıklamak isterim:
Eğer bu görüşleri doğru olsaydı, daha en başından Allah, Bakara 2/269’daki hikmet için, “dilediğine verir” ve “kime hikmet verilmişse” diye buyurmazdı, bu sayede Kur’an’ı okuyan herkes bu hikmeti çaba göstererek Kuran’dan öğrenir ve herkes Bakara 2/269’daki hikmete sahip olurdu. Lakin Kur’an’ın ilmini çaba göstererek öğrenen herkes de bu hikmetin olmadığına şahit oluyoruz, zaten Bakara 2/269’da bu hikmeti Allah’ın herkese değil de, dilediğine verdiği de belirtilmektedir.
Bu hakikatlere rağmen bazı ilahiyatçıların, çaba göstererek Kur’an okuyan herkesin Kur’an’dan öğrenip, herkesin sahip olacağına inandıkları Bakara 2/269’da geçen hikmetin, Bakara 2/151’de bir elçi tarafından öğretildiği belirtilen hikmet olması durumunda “madem bu hikmeti Kur’an’dan herkes öğreniyorsa, bir elçinin öğretmesine ne gerek var” gibi bir tezat durum Kur’an’da oluşurdu.
Yani, Bakara 2/151’de bahsi geçen hikmete erişmek için Kur’an’ı okuyup, çaba göstererek Kur’an’ı öğrenen herkes bu hikmete sahip olsaydı, Bakara 2/151’de kesin bir biçimde hikmete sahip olan Resulün........
© Akasyam
visit website