Bana derler aşık senin neyin var?
Merhum arkadaşım, kadim dostum Ozan Fedai Koç bir şiirinde böyle söyler. Senin neyin var kardeşim? Ozanlar, çalıp çığırdıklarıyla yaşayan adamlardır. Ozan Fedai de öyle oldu. Yazdı, söyledi, okudu ve gitti. Amansız hastalıktan kaybettiğimiz ozana rahmet diliyorum.
Ozan Fedai sıkı bir Amasya dostuydu. Amasya’nın Sarımeşe köyündendi. Uzun yıllar yurtdışında yaşadı. Kültürel faaliyetlerini yurtiçi ve yurtdışında sürdürdü. İyi bir Anadolu ozanıydı. Arkadaş ve dost canlıydı. Meşki, meclisi, okumayı ve şiir yazmayı severdi. Saza ve söze olan hakimiyeti mükemmeldi. Tam bir yaşayan halk aşığıydı. Sevdi, sevildi ve emaneti ehline teslim etti.
Ozan Fedai’nin “Almanya’dan Vatana, Anadolu Marşı adlı kaset çalışmaları vardı. Azat Eyle adlı bir şiir kitabı da bulunan ustanın, tek aleti sazıydı. Emanet edilen yaşamını sadece çalıp söyleyerek kazanan birisiydi. Emekliydi. Arkadaş canlısı bir ozandı. Birçok mecliste beraber edebiyat yapmıştık. İnsanı severdi. Dostlarına önem verirdi. Bir ayağı Almanya’da diğer ayağı Anadolu’da olan Ozan Fedai, tam bir ülke ve ülkü sevdalısıydı. İnsan yaptıklarıyla tarihe kalır. O da öyle oldu. Şimdi yaşadıkları ve yaşattıklarıyla anılacaktır. Hakkında derli toplu bir biyografi çalışması da mevcuttur. Şimdi, şiirlerine bakalım.
O tam bir çağdaş halk ve hak aşığıydı. Öyle yaşadı ve öyle teslim oldu. Ne diyor bir şiirinde: “Bizim millet bir cüppeli görmesin / Eteğinden sarılıyor kırk sene/ Söylenen sözlere aklı ermesin/ Saat gibi kuruluyor kırk sene.” Evet. Birçok şiirinde bu taşlama ve yergi dili hakimdir. Okumuş yazmışlara sitem ettiği mısralarda, cübbenin kimseye keramet getirmediğini ozanca anlatmaktadır. Şairin dili böyle bir eleştirel........
© Akasyam
visit website