Barışın Adı Var: Yeni Sürecin En Net Sonucu
Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Ekim 2025’te DEM Parti İmralı Heyeti Üyeleri Buldan ve Sancar ile biraraya gelmiş, görüşmeye AK Parti Başkanvekili Ala ile MİT Başkanı Kalın da katılmıştı. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)
“Terörsüz Türkiye” süreci kusursuz değil. Şeffaflık, katılım, aktörlerin güvenilirliği ve barış için içtenlikleri hakkında tanıdık sorular var. Yine de bütün bu eksiklere rağmen kritik bir eşiği geçti: barışı yeniden konuşulur kıldı. Yıllardır ilk kez “barış” kelimesi Meclis’te telaffuz edilebiliyor, televizyonlarda tartışılabiliyor ve farklı siyasi çizgilerde otomatik damgalanmaya uğramadan ele alınabiliyor. Hatta geçmişte barışı yuhalatanlar bugün barış güvercinleri uçuruyor. Bu, on yıllar boyunca “Kürt meselesi”nden söz etmenin dahi ihanetle özdeşleştirildiği bir ülkede azımsanacak bir kazanım değil.
Yıllar süren tıkanmanın ardından 2025 ortasında Meclis, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nu kurarak barış tartışmasını yeniden yasama zeminine taşıdı. TBMM Başkanı’nın “Türkiye’ye özgü bir barış modeli” ifadesiyle çerçevelenen bu adım, süreci kapalı kapılar ardındaki temaslardan çıkarıp kurumsallaştırma iradesinin işaretiydi.
Yaz boyunca ivme arttı: 11 Temmuz’da PKK silah bırakma yönünde irade açıkladı; 26 Ekim’de Türkiye’den çekilmeye başlandığını duyurdu. Komisyon bunu “nihai rapor safhası”na geçiş olarak yorumladı. 30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEM İmralı heyetiyle üçüncü görüşmesini yaptı. DEM’in açıklaması görüşmeyi “olumlu, yapıcı ve geleceğe dönük” olarak niteledi; şiddetsiz ve demokratik hayatı güçlendiren bir dönemin ülke, yurttaşlar ve bölge için hayati olduğunun altını çizdi.
Bu adımlar salt prosedür değil; müzakerenin meşru ve görünür olduğu yeni bir siyasal dile kapı aralıyor. Sri Lanka’da süreç, kamuoyuna açıldığında milliyetçi tepkiyle çökmüştü; Nepal’de........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Sabine Sterk
Ellen Ginsberg Simon