menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıldan ince, kılıçtan keskince

32 13
21.09.2025

Dünya ayağa katlı! “Filistin’e özgürlük! “Gazze Gazzelilerindir! Soykırımcı İsrail” sloganları atan Avrupa ülkeleri insanları sokaklardan yatıp kalkmaya başladı! İş neredeyse isyana gelip dayanacak kadar ilerledi ki, hayret! Türkiye’den de sesler yükselmeye başladı! Adama sormazlar mı birader, “Bugüne kadar neredeydiniz?” diye! Ama ne gam, onlarda cevap bitmediği gibi bugün Filistin için ayağa kalkan Batılı elitler ve avam tam tersi bir tutum içine girse bunlar hemen ama bu sefer daha gür sesle aksini söylemeye başlar. Bunu nerden mi çıkarıyorum? Şuradan ki, Kızıl Çin bütün acımasızlığı ve Şeytana hizmetkârlığı ile Doğu Türkistan’ı eşi benzeri görülmemiş bir zalimlikle buharlaştırırken Batılı elitlerden hala kolektif bir “Dur!” ihtarı gelmediği için bizimkilerin gündeminde de Uygurlar yoktur!

Hollywood’dan ve Batı Avrupa sinemasından şerefli insanların İsrail bağlantılı film şirketleri ve festivallerine koyduğu ambargo büyük yankılar uyandırırken bizim festivallerden de bazı sesler yükselmeye başladı. Bir yıl boyunca kültür sanat hayatına kendi bildiklerince yön verenlerin ne tür bir tepki vereceklerini, festival programlarına ne gibi ekler yapacaklarını bekleyip durdum. Nihayet bir bienal açılışında birkaç kişi Filistin için sözler etti ama hala festivallerin ana omurgasına eklemlenen bir gelişme yok. En son Altın Koza bülteninde, “Gazze Şimdi! Seçkisi” isimli bir bölüm açıldığını öğrendik! Seçkide, Arab ve Tarzan Nasser kardeşlerin Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıkları filmleri “Bir Zamanlar Gazze’de” (Once Upon a Time in Gaza, 2025), Filistinli usta yönetmen Rashid Masharawi’nin son filmi “Yitik Düşler” (Passing Dreams, 2024), İranlı yönetmen Sepideh Farsi’nin Cannes’ın ACID bölümünde gösterilen belgeseli “Yüreğini Eline Al ve Yürü” (Put Your Soul on Your Hand and Walk, 2025) filmleri yer gösterilecekmiş. Aslında, etraflıca planlanan bir program beklerdik ama her şeye rağmen bir bölüm açılması çok olumlu bir gelişmedir.

Biliyoruz ki, hem Altın Koza hem Altın Portakal 1970’lerden sonra ciddi politik tutum takınarak kamuoyunu........

© Yeniçağ