barışa ses vermek
son yıllarda sık sık karşımıza çıkan bu ifade biraz kafamı karıştırıyor açıkçası. barışa ses nasıl verebilirim? az buçuk muhalif siyasetle ilgili olduğumdan özellikle şu günlerde benden beklenenin bir barış mitingine katılmak olduğunu tahmin edebiliyorum. ama bu ifadenin yer aldığı bütün afişlerin, sosyal medya paylaşımlarının hedefi muhalif siyasete aşina olanlar değildir diye düşünüyorum. örneğin bir markette haftada altı gün, günde 9 saat çalışan bir genç böyle bir çağrıyı görünce aklına ne gelir?
ona barıştan söz eden oldu mu? televizyonda, haberlerde “terörsüz türkiye’den” söz edildiğini duyuyor, bununla o afişler arasında bir bağ olduğunu biliyor mu? daha önemlisi savaşın farkında mıydı? kariyer falan olmayan bir işte çalışan, gelecekle ilgili hayalleri sınırlı, güvensizliği sınırsız olan ve elinde türk olmaktan başka değerli sayacağı bir kimlik bulunmayan bir genç adam barışın gerekliliğini nasıl ve neden anlayacak, hadi anladı, nasıl ses verecek?
kürt halkının dostu olmanın bunun üzerine düşünmekten ve çaresini bulmaktan başka bir yolu var mı?
dünün işini bugüne bırakmak
aslında cümle … “çaresini bulmuş olmaktan başka yolu var mıydı” şeklinde bitmeli. biraz kötümser bir şey söyleyeceğim. o yol olmadı, bir çözüm süreci başlamışken yapılan barış çağrılarının o sürecin gündelik siyasete yansımaları arasında boğulma riski yüksek. o masada kimler olursa olsun, kimler kendini ifade ederse etsin, süreci belirleyecek olanlar belli. süreci ortaya çıkartan gelişmeler de; yani suriye sahasındaki denklem, abd’nin bölgedeki........
© Yeni Yaşam
