Sıkılan dikkat
Bağırmaların ve çağırmaların ensemizde dolaştığı yılları biliriz. Kanlı canlı kurşun seslerini ve isyanı ve ölenleri de biliriz. Kendimizi dünyaya böyle kabul ettiğimize inanırız. Devranlar değişir ve elbette günler gelir demenin fakiriyiz, aldanmayı biliriz.
Yıllar yıllar önceydi ve yıllar kapılara dayanmayı ve kırmayı bilirdi.
Günleri çağırıyoruz; birinden birini, biri diğerinden eski, diğeri öbüründen ıslak. Mecburi istikametlerimiz var ve istikrarımız var; her sokak ve her patika oralara çıkar. İnsan kendi eşiklerinden geçtikçe vazgeçmeyi öğrenendir, sıfırların ve sıfırlara yetişmenin sınırlarını bilendir.
Kuşkunun provokasyonu, keşmekeşin yorgunluğu bir ıslık çalar; gelenler nereye gitti? Art arda birbirine yetişen sorular, cevapları dilsiz bıraktı. Hüner böyleydi, çağ böyleydi ve sebepler birbirinin yerine geçerdi. Beyanatların yasası yok, sığmazlar hiçbir yere.
Belki de biz artık silahsız düşünerek, silahsız davranarak hayata ve dünyaya, böyle yaşamak istiyoruz. Belki de biz ikilemlerden, ikiyüzlülüklerden, ikirciklilerden sıkılarak, ihtiyattan ya da istediğimiz için geldik buraya ve burada........
© Yeni Yaşam
