CİNSEL ŞİDDET
Toplum, cinselliği çoğu zaman kalıplara sokar ve güç ilişkileri, cinsiyet rolleri, sessizlik üzerinden tanımlar. Kadınlar ‘naz’ yapmalı, erkekler ‘ısrarcı’ olmalı. Kadın ‘hayır’ dedikçe ‘evet’ anlamına gelmeli, erkekler her zaman ‘hazır’ olmalı. Kişi evliyse ‘hayır’ deme hakkı yoktur. Partneri varsa ‘zorla da olsa’ kabul etmeli. LGBTI bireylerin yaşadıkları çoğu zaman ‘abartı’ ya da ‘başlarına gelenin nedeni kendi kimlikleri’ olarak görülüyor ve maruz kaldıkları şiddet yalnızca bir ihlal değil aynı zamanda kimliklerinden dolayı ‘cezalandırma biçimi’ olarak meşrulaştırılıyor. İşte bu öğretiler, cinsel şiddetin zeminini hazırlayan en tehlikeli normlar arasındadır. Cinsel şiddet yalnızca fiziksel bir saldırı değil bireyin bedenine, iradesine, kimliğine yönelik sistematik bir ihlaldir. Ne yazık ki çoğu zaman şiddetin kendisi kadar ona eşlik eden suskunluk da çarpıcı bir şekilde gürültülüdür.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre cinsel şiddet, bireyin onayı olmadan gerçekleşen tüm cinsel içerikli eylemleri kapsar. Bu eylemler arasında teşhircilik (bir kişinin cinsel bölgelerini onay olmadan göstermesi), onay olmadan dokunma, cinsel ilişkiye zorlama, cinsel içerikli tehditler, gizli ya da izinsiz fotoğraf/video........
© Yeni Düzen
