Dergiler
Günümüz dünyası, hayatın parçalanması gibi her alanda parçalanmaya devam ediyor. Aileler parçalanıyor. Bireyler yalnızlaşıyor. Toplum bireyleri birbirine güvenmiyor. Toplumun ortak anlayışları lekeleniyor. Devletler ve milletler topyekûn halde bir bilinmezliğe doğru hızla yol alıyor. Oysa her toplumun kendine özgü anlayışları, yaşayışları, dini inanışları, giyim ve kuşamları vardı. Her toplumun dili, dini, namusu, ahlakı ve inanışı elbette kıymetlidir. Öylede olmalıdır. Asırlar boyu, dünya insanlığına saf hayatın sadeliğini, erdemli vasıflarla dokuyan ecdadımızın bizlere bıraktığı usulleri, yaşayışları, anlayış ve kavrayışları, bireyden aileye, aileden cemiyete ve cemiyetten devlete olan insicamın bozulmadan sürmesi gerektiği konusundaki ısrarımız elbette vazgeçilmezimizdir. Bu bizim kültürümüzdür. Bu bizim kök saldığımız yurdumuzdur. Bu bizim tarihe imza attığımız şanımızdır. Ne dilimizden, ne de dinimizden asla vaz geçmedik, geçmeyiz.
Bütün bunları hayatın merkezinde gören ve edebi elbiseler giydiren şiir, edebiyat, sanat ve kültür camiasını besleyen dergi aileleridir. Dergicilik geleneğindeki aile iklimi, birbirini besleyen, önemseyen, iyileştiren, tedavi eden, eleştirel bakışa yönlendiren, istikamet veren, kalemin namusunu, ailesinin, cemiyetinin ve toplumun namusu olarak gören bir iklimdir. Böylesi iklimlerde büyüyen kalem sahipleri, dünyaya söz söyleme ideali içindedirler. Bu nedenledir ki dergiler, toplumun atardamarıdır. Bireyden aileye, aileden topluma hangi hal ve şartlar içinde bulunduğunu, hangi hasletlerle teçhiz olduğunu ve hangi yerlerde su kaçağı bulunduğunu gören gözlere sahiptirler.
Dergiler, toplumun konuşan dili, gören gözü ve duyan kulağıdır. Türk edebiyatında, kültüründe ve medeniyet yolculuğunda yeni akımların, fikirlerin ve genç yeteneklerin ortaya çıkmasında kilit rol oynar. Birçok önemli yazar ve düşünür, dergileri sadece bir yayın aracı olarak değil, aynı zamanda entelektüel birikimin ve edebi tartışmaların merkezi olarak görür. Dergi merkezleri bu açıdan bakıldığında küçük, dar ve yetersiz mekânlarda bunu yapıyor olsalar da etkileri büyüktür. Örneğin:
Necip Fazıl Kısakürek dergiciliği, adeta bir dava olarak ele alır. Onun için dergiler, “Büyük Doğu” ideolojisinin yayılması, gençlere ulaşılması ve bir neslin yetiştirilmesi için hayati araçlardır. Necip Fazıl, dergiyi bir "kurtuluş gemisi"ne benzetir; içinde bulunduğu toplumun manevi ve kültürel bunalımlarından çıkış yolu gösteren bir rehberdir. Dergiler aracılığıyla kendi etrafında bir ekol oluşturmuş ve birçok genç yazarı etkilemiştir. Son........
© Yeni Birlik
