menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu (1897-1956)

10 0
11.10.2025

Ehl-i hakikatin sohbetine zaman mekân mâni teşkil etmezmiş. Bir gönül ehlinin muhabbetine vasıl olmanın arzusuyla zaman içinde âlem-i misalde hayalen kendimi, Milas’ta eski bir handa buldum. Merkezinde dört tarafı yüksek taş duvarlarla çevrilmiş, ortasında büyük avlu, menfezler, pencerelerle eski Çöllüoğlu Hanı, konup göçmüş insanların, geçmiş zamanlarını hatırlatan, heybetli bir tarihî abide gibi duruyordu.

Hana gelen insanların hali “Dünya bir han ve bir bekleme salonudur” hakikatini hatırlatıyordu. Bediüzzaman’a yâr olmuş, yoldaş olmuş, hapis yatmış ve talebe olmuş, sitayişine, dostluğuna, duasına ve muhabbetine mazhar olmuş, Nur kahramanlarından âlim, şair mümtaz insan Halil İbrahim’le mülâki olmaktı arzum…

Taş Hanın avlusundan üst kata çıkarken, avluda sıralanmış at arabaları, ahırlarda atlar, merkepler, katırlar görünüyor. Odalara taşınan insanların garip halleri nazarıma ilişiyordu.

Halil İbrahim Çöllüoğlu’nun odası kütüphaneyi andırıyordu. O kitaba eğilmiş, dikkatle mütalaa ediyordu. Sükunetle beklerken onun sakin duruşuyla alnı nur halesi gibi parlıyordu. Yuvarlak çehresi ve kısa bıyıklarıyla davası uğruna hapisler yatmış........

© Yeni Asya