Cennet bahçesi “yuvamız”
Yuva aile fertlerinin aynı çatı altında barınması demektir. İnsan doğar, büyür, kemale erdiğinde de evlenir yuvasını kurar. Toplumun temel taşıdır yuva. Bir bakıma cemiyetin asayişini temin eden her biri küçük küçük birer kal'a, birer karakol görevini ifa eder. İnsanı hayatın hercümerçliğinden tek başına yaşam mücadelesinden kurtarır, size güçleneceğiniz, her türlü güçlüğe karşı birlikte mücadele edeceğiniz bir yoldaş sunar. Bediüzzaman da, İnsanın tahassüngâhı, bir nevi cenneti sayılır aile hayatı, der.
Ayrıca çocukla da yuvayı taçlandırmak ayrı bir değer katar. Dünyayı emanet edeceğiniz çocuğun bir nevi okuludur yuva. Sevgi, saygı dolu yuvada büyüyen çocuklar sağlıklı bir cemiyet oluşturur. Geri dönüşümü de psikolojisi sağlam huzurlu bir toplum olur. Böylesi mutlu bireylerden oluşan ülkeler de dünya çapında gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır.
Basit bir şey değildir evlilik. Aksine çok önemli bir müessesedir aile olmak, hayatı ciddiye almak, sorumluluk yüklenmektir yuva kurmak. Varlık âlemine baktığımızda da her şeyin çift yaratıldığını görürüz. Zihayat dediğimiz nebatat, ziruh olan hayvanat, zişuur denilen insaniyet de çift yaratılmıştır. Bundan da evliliğin insan fıtratına uygun bir olgu olduğunu anlıyoruz.
Evliliğin bilinen faydalarının yanında bilmediğimiz pek çok hikmeti de vardır. İnsan tekâmül yolculuğunda birbirine ayinedarlık yapar. İki beden tek ruh olma yüceliğinde bir yol arkadaşlığı kazandırır. Eşler birbirinin eksik yanlarını törpüler. Bediüzzaman'ın ifadesiyle, "Bahtiyardır o adam ki; refika-i ebediyesini........
© Yeni Asya
