menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstasyonla komşuluk

7 0
24.04.2025

O yıllarda kendi evimiz yoktu. Kiralık evlerde oturuyorduk.

Bulunduğumuz Üreğil mahallesindeki evden, mecburî olarak bir başka eve taşınmamız gerekti. Fakat, doğru dürüst bir ev bulamadık. Olsa bile, onlarda oturmak bizim için -tıpkı bu yıllarda olduğu gibi- zordu ve zaten buna imkânımız da dardı.

Uluslararası evden eve taşımacılık yapan bir nakliyat şirketinde marangoz olarak çalışan baş tacımız babamız, Ankara’nın banliyölerinden Kayaş’tan bir durak önce olan Köstence’den bir gecekondu ev buldu ve taşındık.

Ev, oturduğu zemin itibariyle, -aşağıdan bakılınca- yar denilebilecek yükseklikte ve Köstence tren istasyonunun tam karşısındaydı.

Kayaş-Sincan arasında toplu taşıma, o günün en kapsamlı vasıtası olan buharlı banliyö trenleriyle yapılıyordu. Bu trenlerin “çuf çuf”ları, kalkış düdükleri; kondüktörlerin bağırış çağırış seslenişlerinden başka, düdükle işaretleşmeleri ortalığı velveleye veriyordu âdeta.

Sabah işe gidiş, akşamları da işten dönüş saatleri, ulaşımda, oldukça izdiham yaşanıyordu. O kadar ki, son durağı Kayaş’a gitmek üzere sefer........

© Yeni Asya