“Çocuğum dersanede kalmak istemiyor” (2)
Tahammülü zor tavır, disiplin dışı davranış ve sözler karşısında dahi onları geldikleri yere gönderme, günahın kol gezdiği sokaklara salma kolaycılığına kaçmadan sabır ve şefkatle o çocuğu koruma-kollama refleksi ve idealizmi… Bu anlayışa ve olgunluğa sahip olmayanların uzak durması gereken bir alandır eğitimcilik.
Dersanelerimizden söz ediyoruz. Bizlere ne oluyor ki, sokakların daha da tehlikeli bir hal aldığı, iman kalesinin hücuma uğradığı, ahir zamanın tüm fitnebazlığını ustalıkla sergilediği bir zamanda çocuklarımızı içeri sokamıyoruz, içerdekileri tutamıyoruz. Hem nicelik, hem de nitelik olarak geleceğimiz tehlike içinde iken, büyük metropollerde dersanede kalan öğrenci sayımız o ildeki toplam üniversite öğrenci sayısına oranla yüz elli binde birlere; Anadolu’da yirmi-otuz binde birlere düşmüş iken “Bu iş nasip işi, Risale-i Nur müşteri aramaz” gibi bir kolaycılık ve vurdumduymazlığın içinde olmak nasıl bir eğitim ve hizmet anlayışıdır? “Karşımda müthiş bir yangın var. İçimde evlâdım yanıyor, imanın tutuşmuş yanıyor, o yangını söndürmeye ve imanımı kurtarmaya koşuyorum” diye feryat eden Üstadımızın canhıraşane koşuşturmaları, ism-i Hakîm ve ism-i Rahim’e mazhar olan Risale-i........
© Yeni Asya
