İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!
İslam’ın kadim geleneklerinden birisi de hiç şüphesiz Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak sunulan kurban ve kurbanlardır. Kurban bahsi İslam’ın tahrif edilmiş hali olan Kitabı Mukaddes’te de önemli bir yere sahiptir. Fert olarak Müslüman’ın veya genel olarak İslam ümmetinin Allah’a olan bağlılığı, ihlâsı, takvası Allah’a sunacağı kurbanla kendisini gösterir ve yükselişe geçer. Bu önemli ve değerli hadiseyi, ibadet biçimini ilk olarak insanlığın atası olan Adem’in (as) iki oğlunda görüyoruz. (Maide27-31). Adas’in (as) iki oğlundan birisinin sunduğu kurban kabul ediliyor diğeri reddediliyordu.
Ayetlerden anlaşılan o ki, bu iki oğuldan birisi yani kurbanı kabul edilen (Habil), Allah’ı tek ilah olarak tanıyan, bütün hücreleriyle O’na iman eden, samimi, tevazu sahibi takvalı ve masum birisidir. Ama onun bu takvası ve Allah’a olan bağlılığı, bir gün hayatına mal olacaktı ve öylede oldu. Kurbanı reddedilen ve insanlığın ilk katili olma unvanına da sahip olan kardeş (Kabil) ise kıskançlığı, gücü ve kibriyle mazlum olan kardeşini suçsuz yere öldürmek istedi ve sonuçta onu öldürdü. Kur’an’ın, Adem’in (as) iki oğlunun kıssasını bize anlatması, gerçekten çok manidar ve çok anlam yüklü olduğu için ibret alacağımızı umuyorum. Sanki Kur’an bugünün toplumunu ta o günden anlatıyor ve vereceği mesajı veriyor gibi.
Yani Adem’in (as) iki oğlundan birisi şirki ve şirk toplumunu, zalim ve zulmü temsil ederken diğeri hak ve hakikati, tevhid ve tevhide sahip çıkan İslam toplumunu temsil ediyor. Kurbanı kabul edilmeyen oğul (Kabil) karga kadar aklı olmasa da, gücü ve zalimliği nedeniyle kendisine el kaldırmayan mazlum ve takva sahibi kardeşini haksız yere katlederek, aslında tevhide ve tevhid erlerine meydan okumuş ve savaş açmıştır. Verilen savaşın ardından küfrün ve şeytanın takipçileri birbirlerine miras olarak bıraktıkları şirkin sayesinde, tevhidi ve İslam’ı nice asırlardır içi boş bir dindarlığa dönüştürmeye çalışmıştır. Nesilden nesile devredilen bu amansız ve kadim düşmanlık, ne yazık ki hayatlarını birbirine borçludur. Çünkü biri olmadan diğerinin varlığı anlamsızlaşır. Tıpkı cennet ve cehennem, soğuk ve sıcak, siyah ve beyaz zıtlıklarının birbirini tamamladığı gibi birbirini tamamlar. Hasılı bugünün dünyasında yaşananlar ta o günlerin yani ilk insanlığın bir izdüşümüdür desek yeridir. Ancak şunu da asla gözden kaçırmamak lazım, Maide suresinde anlatılan Musa (as) ve İsrâiloğulları kıssası uzun uzun anlatıldıktan sonra, Adem’in (as) iki oğlunun kıssası anlatılıyor, bu da Kur’an’ın dikkat çekici bir üslubu diyebiliriz. Çünkü bugün Gazze’de yaşanan vahşet ve zulüm, bu kıssaya çok benziyor ve birileri gerçekten suçsuz yere vahşice, kafirce katlediliyor.
Çalışmamızı kısa........
© Venhar Haber
