Ah Gazze Ah!
İnsan için dünya hayatında çile çekmek, acı çekmek ve gözyaşı dökmek yeni icat olunmuş modern kavramlar kategorisinde değil elbette. Yeni olan şey sadece insanın geliştirdiği zulüm çeşitleridir. Meleklerin “kan dökecek fesat çıkaracak birisini mi yaratacaksın” dediği insan tipi, tam da Siyonistler ve onlar gibi düşünenleri tanımlıyor. Ama her şeyi bilen Allah yarattığı insanın bu yapısal özelliğini bilerek o’nun omuzlarına daha ilk günden ağır bir yük yüklemiştir. İnsan bu yükü kaldırabilecek donanıma sahip olduğu gibi hayatın devamı da insanın bu özelliğine bağlıdır. Nedeni, iyi ve kötünün imtihandan geçirilip her kim neyi hak ettiyse onun karşılığını bulmasıdır. İnsanın fıtri özelliği diyebileceğimiz hissetmek, tahammül etmek, acı çekmek, ağlamak ve gülmek insan olmanın doğal bir tezahürüdür. Yine meleklerin deyimiyle kan dökmek, bozgunculuk yapmak, fesat çıkarmak ta insan denen varlığın beşeri özelliklerindendir.
Aslında bu ikinci kısım özellikler insanın değil de insanlaşamamış beşerin hayvansal özellikleri desek daha doğru bir cümle kurmuş oluruz kanaatindeyim. Çünkü ilahi iradenin davet ettiği, çağrıda bulunduğu insan, gerçekten merhametli, adil, müşfik, her türlü kibir ve müstekbirlikten uzak, tevazu sahibi ve haksız yere bir cana kıymanın bütün insanlığı öldürmek anlamına geldiğini bilen mümin insandır. Yani bu insan her türlü vahşilikten uzak, hidayet ve takvaya ulaşmaya çalışan, ilim ve basiret sahibi ve aynı zamanda medeni insandır. Rasuller ve elçilerin davet yöntemi ve tebliğde kullandıkları dil de bunun en büyük kanıtıdır. Bu dilin ve terbiyenin ana kaynağı ise alemlerin rabbi Allah’tır.
Peki, bugün dünyaya medeniyet pazarlamaya çalışan güç odakları en başta ABD ve Batı, dünyanın birçok yerinde ve özellikle de Gazze’de yaşanan vahşiliği, barbarlığı ve çocuk katliamını görmüyor mu? Görüyor elbette, hatta en çok onlar görüyor, çünkü katliam projesinin mimarı onlar. Bu öyle bir görme ki, kulaklarını kadın ve çocukların çığlıklarına kapatarak daha çok insanın öldürülmesini ve Gazze’nin tamamen boşaltılmasını isteyerek görmedir. Ki zaten bu yüzden Siyonist çetelere istemedikleri kadar silah ve bomba yardımı yapılıyor. Çünkü Siyonistler dünya emperyalistlerinin adına bu savaşı veriyor. Tüm dünyada bu vahşeti ve yıkımı seyrediyor ama hiç kimse kral çıplak diyemiyor. Onların bu yıkımı seyrettiği bir tarafa da, biz Müslümanların da seyretmekten başka bir şey yapamayışımız nasıl izah edilir bilemiyorum. Ne kuracağımız bir cümle, ne de söylenecek bir kelime kaldı. Bundan dolayı hiçbirimiz masum değiliz ve bu utanç bize fazlasıyla yeter herhalde. Bir toplumun bütün evleri, erkekleri, kadınları ve çocukları yetmedi hayvanları dahi katledildiği gibi yıkılan duvarların sağlam kalan biriket ve taşları bile bombalanıyor. Tabi Gazze’de yapılan bu bombardıman olayın görünen fiziki boyutu. Asıl bombalanan ise kin duydukları Muhammediler, siyasal İslamcılar, Kassam tugayları, Hamas olmakla beraber, İslam ümmetinin namusu, izzeti, şeref ve haysiyetidir.
Bu kadar zulme maruz kalan, bu kadar acıya uzun yıllar dayanabilen, olmadı on yedi aydır her gün üzerlerine ölüm yağan Gazzeli kadın ve çocukların vakarlı, onurlu duruşu ise gerçekten tarihin dönüm noktası diyebileceğimiz omurgalı bir duruştur. Gazze’nin mücahit evlatlarına yakışan bu eş ve çocuklar, en az babaları, dedeleri ve ağabeyleri kadar metanetli, sabırlı ve cesur insanlar olduğunu tüm dünya fazlasıyla gördü. Bir yanda annelerin feryatları, çocukların ağıtları ezan sesleriyle beraber semaya yükselirken diğer yanda kafirden asla........
© Venhar Haber
