Hak ve hürriyetleri daraltan anayasa düzenlemeleri
Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Türkiye’de 1982 Anayasasının insan haklarına ilişkin düzenlemeleri ivedilikle yürürlükten kaldırılmalı, din hürriyeti gereği gibi tanınmalı, sosyal hizmet ve yardımlar konusu, kanunlara bırakılmayıp vatandaşlarımıza, gerekli bütün haklar tanınmalıdır. Anayasada temel hak ve hürriyetler, milletlerarası belgelerde öngörülenlerden çok farklı düzenlemiş, bazı temel hakları açıkça tanınmamış, bazıları ise daraltılmıştır. Anayasada din hürriyeti çok önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Türkiye’de yeni bir anayasa için tartışmalar devam etmektedir. Hâlihazırda yürürlükte olan 1982 Anayasası ise temel hak ve hürriyetleri uluslararası belgelerde öngörülenlerden çok farklı düzenlemiş, bazı temel hakları açıkça tanımamış, bazılarını daraltmıştır. 1982 Anayasası, kişilerin ve ailelerin refahının sağlanması gerektiğini belirtmiş ama İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde yer alan, “herkesin, kendisi ve ailesi için, yiyecek, giyim, konut ve tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere, sağlığını ve refahını temin edecek bir hayat seviyesine hakkı olduğu” şeklindeki hükmü alıntılamamış, eş değer bir düzenleme de yapmamıştır.
ÇALIŞMA HÜRRİYETİ DEĞİL, ÇALIŞMA MECBURİYETİ
1982 Anayasası, çalışanların korunmasını ve hayat seviyelerinin yükseltilmesini öngörmüş, fakat İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde yer alan “çalışanların, kendilerine ve ailelerine insan haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan, elverişli bir ücrete hakkı olduğu” şeklindeki hükmü alıntılamamış ve eş değer bir düzenleme yapmamıştır. Bu durumda, yıllarca emek gelirleri, aile geçindirecek düzeyde belirlenmemiş; çocuklar, emekliler ve küçük çocuklu kadınlar bile isteksiz olarak iş aramak ve çalışmak zorunda bırakılmıştır. Ülkemizde “çalışma hürriyeti”, “çalışma zorunluluğuna” dönüşmüştür. Öte yandan asgari ücret, çeşitli yerleşim yerlerinde geçim şartlarının çok farklı olduğu dikkatle alınmadan tek bir miktar olarak belirlenmiş, bazen hesaplama yapılmadan enflasyon oranı esas alınmıştır. Neticede çalışanların büyük bir kısmı aile geçindirecek ücret elde edememiştir. Oysa, 1982 Anayasası herkesin refah ve mutluluğu sağlamayı ve ailenin korunmasını öngörmektedir. 1996 tarihli Avrupa Sosyal Şartına göre, taraf devletler, çalışanlara en az 4 haftalık ücretli yıllık izin imkânı sağlamayı taahhüt ederler. 1982 Anayasasına göre, bağımlı çalışanların yıllık ücretli izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.
KONUT KONUSUNDAKİ DÜZENLEMELER
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, konut hakkı açıkça tanınmış, 1982 Anayasasının konut hakkı başlıklı düzenlemesinde ise konut hakkı tanınmamış, devletin şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alması ve toplu konut teşvik desteklemesi öngörülmüştür. Bu durumda, evsiz vatandaşlar için köklü çözümler üretilmemektedir.
DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ KISITLANDI
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, din ve vicdan hürriyeti konusunda kişilerin ve toplulukların bu hürriyetten tam olarak yararlanmasını öngörmesine karşılık, 1982 Anayasası, daha önce çeşitli tartışmalara sebep olan laiklik kavramına, tanımlama yapmaksızın yer vermiş, bu durumda, din ve vicdan hürriyeti çeşitli dönemlerde farklı şekillerde uygulanmış ve kısıtlanmıştır. Oysa Türkiye’nin katıldığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul ve ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Önsözünde, dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların söz ve inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir dünyanın kurulması en yüksek amaç olarak belirlenmiştir. 1982 Anayasasının din ve vicdan hürriyeti başlıklı düzenlemesine göre, herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir; temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmamasını öngören hükümlere aykırı olmamak şartıyla, ibadet, dinî ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz, suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır; din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında zorunlu dersler arasında yer alır; bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. 1982 Anayasasının Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacak kanunlar arasında saydığı, 1925 tarihli, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve........
© Türkiye
