menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kooperatokrasi

7 0
06.10.2025

"Tanrım!
Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için,
Zayıfların sevgisini kazanmak için,
Bana yardım et.
Eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi, başarı verirsen alçak gönüllüğü,
alçakgönüllüğü verirsen saygınlığımı çıkarma...
Düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
Eğer insanlara zarar verirsem özür dileme gücünü,
onlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücünü ver.
Tanrım!
Eğer ben seni unutursam, Sen beni unutma..."

Bu sözler de, yıllarca derin sessizliğe gömülmüş Hint halkını harekete geçiren, Hindistan'ın "bapu"'su yani babası Mohandas Karamçand Gandhi'nin ki, gerçekten "Zayıfların sevgisini kazanmak hatta güçlülerin yüzüne gerçeği söyle(yebil)mek" nasıl mümkün olabilir diyerek başlayalım.


Önce bir anekdot...
Sosyal medyada okumuşsunuzdur diye düşünüyorum;

"Bilim insanları bir ziyafette toplanır, kadehlerini kaldırırlar, “Atomu parçaladık, uzaya çıktık, kanseri yendik, DNA’yı çözdük!” diyerek gururla sıralarlar başarılarını...
Sonra biri sorar: “Peki, neden geri zekalılar tarafından yönetiliyoruz?” öyle bir şaşkınlık ve sessizlik çöker ki, cevabını bilemez bulamaz halde kadehlerini indirirler. Parti bitmiştir!...

Gerçekten, bilim ilerlerken idareler tökezliyor; para ve medya büyük bir güç olarak liyakati yok sayıyor ve hâlâ o aptalları da tahta çıkarıyor. Onların popülist yalanları halkı yine kandırıyor, eğitimde itaati körüklüyor, yolsuzluk da yoksulluk da artıyor vs...

Einstein²'ın, "O'nun gibi adamlar gerekli..." dediği
Gandhi, Tuz Yürüyüşü’ ile halkının birliğini özgür kılsa da, sessiz direnişle sömürgecilere adalet ve sevgiyle meydan okusa da: merak ediyorum, bilim adamları yeni bir araştırma daha yaptı mı?

Üretmeden tüketmenin, okumadan ahkâm kesmenin, menfaat için biat etmenin ölçü olduğu DijiÇağ'da doğru cevabın bariz olduğunu düşünüyorum, zira egosu tavan yapanlar arttıkça sonucun değişmesi beklenemez ...
Ve,
O kalabalıkların, toplumların ya da devletlerin öyle ya da böyle kâh aptallar, kâh cahiller, kâh para babaları tarafından idare edilecekleri de kuşkusuzdur.

O halde bir soru daha,
Böyle devam etmeli mi,
Umudumuz ve kurtuluş reçetesi yok mudur?
Azıcık da olsa....

Elbette var,
Umut, halkın kolektif aklını liyakatsiz elitlere karşı kooperatif ağlarla yükseltmesinde, aptalların zincirini kırma umudunu taşımasındadır ki, ancak
o zaman mutlu olabilmesi, üretimde ve yönetimde söz sahibi olması mümkün olabilir diye düşünüyorum.


**

Değerli Okurlar,

De Lege Lata³ ve De Lege Ferenda⁴ Latince kavramlar olup, kısaca olan ile olması gereken ya da yaşadıklarımız ile yaşamayı hayal ettiklerimiz, ideallerimiz...

Önceki yazılarımda bahsettiğim yönetim biçimleri, iktidarın belirli bir sınıfa, zümreye ya da yozlaşmış yapıya teslim edildiği De Lege Lata (mevcut hukuk / olan durum) düzenlerdi;

Meritokrasi liyakatsizlerin; kleptokrasi hırsızların; plütokrasi zenginlerin; kakistokrasi en kötülerin; idiokrasi ise cahillerin yönetimiydi ve bu sistemlerde çürüme de halkın çilesi de bitmiyor sadece biçim değiştiririyordu.

Bugünün dünyasında siyasal ve ekonomik sorunlarına bakıldığında da; yoksulluk, yolsuzluk ve gençlerin geleceksizliği gibi başlıklar “Az gelişmiş ülkelerin kaderi mi?” sorusunu akla getirmekte. Zira, adaletin terazisi şaşmış; yasa, zengin........

© Toplumsal