menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayal âleminde mesai

16 0
31.07.2025

**
“Acaba insan, bilinenlerin bilinmezliğinde, Platon’un siyah ve beyaz atları değil de gökkuşağının renklerinde olsa da;

Ne soruların ne de sorunların üstesinden gelebilecek yeterliliğe sahip ol(a)madığından, hayal âleminde mesai yapan ve yol alan birisi olabilir mi?(1)

Bu söz, insanın içsel karmaşasını, toplumla kurduğu ilişkiyi ve yön arayışını derin bir düşünceyle sorgularken, hayal âlemindeki o mesai belki bir kaçış, belki de kendini bulması uğraşısıdır.

Platon’un o atları, ruhun akıl ve arzu arasındaki çekişmesini simgelerken, çağımız insanının çok kimlikli, çok katmanlı bu varoluş biçimi, onun yön duygusunu zayıflatırken kendi arabasının dümenini aramaya itiyor gibi...

Bhagavad Gita'da insanın etik sorumluluk ile kişisel korkuları arasında yaşadığı çelişkiyi yansıtır. Gerçekten günümüz insanı özellikle toplumsal karmaşada, benzer bir iç savaşın sessiz kurbanı değil midir? Çoğu zaman o sessizliği bir seçim değil de bir mecburiyet! değil midir?

Şerif Titus'un yani TV izleyicinin Taytıs'ı, karşısındakine, “Hayal âleminde fazla mesai yapıyorsun galiba?" (2) dediği o replik, belleklerde ve bireyin üretim ile kaçışı arasındaki durumu özetliyor gibi...

İşte burada,
Türkiye’nin Mesaisi akla geliyor.
Cehalet, biat ve suskunluğa derin bir algı eşlik ederken belki sorunlarımız konuşuluyordur ama her nedense çözümler sistemli biçimde ertelenmeye devam ediyor;

Siyasi kutuplaşmanın ortak aklı bastırıyor olması, bürokrasinin çözümü prosedürde araması,toplumun “bir şey değişmez” inancıyla sürüklenirken üretmeyi değil de unutmayı öğreniyor olması nasıl izah edilmelidir?

Yaşar Kemal’in dediği gibi:
“Denizde balık bitmez sandılar ama o denizde balık da biter, su da...”
Eğer bakmazsan, umursamazsan ya da su gibi harcarsan toprak da biter, hava da…
Ve sormak gerekmez mi?
Dünyada sersebil harcarsan bitmeyecek bir şey var mı?
Akıl bitince dünyada her şey bitmez mi?
**
Bakınız, Celal Çalık üstadımız ne diyor:

Odun oğlu odun, yanıyoruz abi!” diye ağlaşırken,
Oy’unu kime verdin be........

© Toplumsal