Devlet terörü ve ajan-provokatörler-2
Otokratlar burjuva demokrasisini tükettiklerinde, iktisadi olarak yoksullaştırarak ezdikleri emek gücü sahiplerini nasıl hizaya sokacakları konusunda da deneyim sahibi olurlar.
İnsanlık tarihinin tökezlediği zaman ve mekân momentumu aynı zamanda değişimin tarihsel zorunluluğu olarak kapıya dayandığı andır. Burada teorik-pratik-praxis devrimci dinamiğini kavramış olan demokrat önderlikler kitleyi yönlendirmekte asla zorlanmayacaklardır. Ancak burada tehlike otokrat rejim ile komplo işbirliği içlerindeki ajan-provokatörlerin zayıflık veya güç olarak tasfiye edilmeleri sorunudur. Ama stratejinin tökezlenmemesi için taktik atılganlığın yaşama geçirilmesi zorun doğal hukuk ifadesidir.
İşte 6 yıllık bir mücadeleden sonra “ikinci baskı”sı Toplumsal Yayınları tarafından basılan “Devlet Terörü ve Ajan-Provokatörler”(458 sayfa) kitabımız geçmişten günümüze “devlet”in “terör” uygulayıcı yanını, çeşitli ülkelerdeki belgesel örneklerini yayımlayarak teşhir etmektedir. Günümüzde yaşayarak siyaset soytarılarının misyonlarının sürdüğünü görüyoruz.
Örneklerimiz Rusya (Sovyet Devrimi 1917’de başladı 1922’de iç savaş bitti), ABD, Almanya (1960-70’li yıllar), İtalya (Gladio dönemi), Filistin (Ebu Nidal), “Çakal Carlos”, Usame Bin Ladin, Irak (El Ka’ide). Ayrıca “17 Ek” bilgi konuyu daha anlaşılır hale getirmiştir.
Bu örneklerden hareketle ülkemizdeki hesaplaşmanın tarihselliğini doğru olarak çözümleyeceğiz. Şimdi ’68 kuşağının içinden gelen bir yurtsever proleter demokrat devrimci bilimsel sosyalist olarak tarihi “resmi tarih” palavralarından değil ya içinde yaşayarak ya da sansürlenmemiş birinci eski kuşak anılarından dinleyerek veya okuyarak öğrenmeye çalıştım. İzafi doğruyu akıl-bilgi-bilinç kılavuzluğunda coşku-duygu-iradenin çelikliğinde aktarmaya çalıştım. Onun için resmi tarihe hiç güvenmedim, idealist anılara zaman harcamadım. Çünkü eğer “resmi tarih”i propaganda hatta ajitasyon için kullanırsanız, bilin ki kendinize kurşun sıkıyorsunuz. Bu intiharınızın ilk adımıdır. Uzlaşmaz karşıtlık diyalektiği yumuşak salon ağızı ile değil; sokak jargonu ile ifade bulmak zorundadır. Bu jakoben........
© Toplumsal
