menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KOBANİ’DE OYNANAN OYUN: Kutsala Saldırı ve Tarihi İhanet Tiyatrosu

7 0
09.11.2025

Kürt halkı, tarih boyunca inancını, kimliğini ve onurunu birlikte taşımış bir millettir. Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs surlarında dalgalandırdığı sancak, sadece bir fetih alameti değil; Kürtlerin İslam’la olan kadim bağının sembolüydü. O sancak, bir halkın imanını, vakarını ve adalet anlayışını temsil ediyordu. Fakat bugün, aynı topraklarda, aynı kimliğin çocukları, o kutsal mirasa sırt çeviren bir tiyatronun figüranları hâline getiriliyor.

Bir Protesto Değil, Bir Operasyon

Kobani’de sergilenen o sahne –kadınların çarşaflarını yere atarak “özgürlük” naraları attığı o gösteri– bir protesto değil, bir psikolojik operasyondur. Bu sahnenin senaryosu çok önceden yazılmış, finansmanı dışarıdan sağlanmış, yönetmen koltuğunda ise “toplumsal mühendislik” oturmuştur.

Amaç, Kürt kadınının örtüsünü değil; Kürt halkının imanını, aidiyetini ve köklerini soymaktır. Bu bir sembol savaşıdır. Çünkü biliyorlar ki bir halkın değerlerini yok etmek, topraklarını işgal etmekten daha kalıcı bir esarettir.

Yere atılan çarşaf, aslında bir halkın hafızasının, inançlarının ve vakarının üzerine atılmış bir gölgedir. Düne kadar “IŞİD zulmüne direnen kadın” diye anılan figür, şimdi Batı’nın ideolojik laboratuvarında bir “proje objesi”ne dönüştürülmüştür.

Kimliğin Soyulması Operasyonu

Batılı fonların, medya organlarının ve kimliksiz ideologların planı nettir: Kürt halkını İslami değerlerinden koparmak, onu “sekülerleştirilmiş bir etnik unsur”a dönüştürmektir. Çünkü İslam’la bağı koparılmış bir Kürt toplumu, ne Selahaddin’in mirasına sahip çıkar ne de mazlumlara umut olur.

Bu, sadece inanca değil, Kürt’ün varlık bilincine yapılmış bir saldırıdır. Çünkü Kürt halkı, tarih boyunca imanıyla var olmuş, imanını kaybettiğinde ise........

© Tigris Haber