Ölümsüz ağaca hürmet
Zeytine hürmetim çok; bilmiyorum neden. Yunan mitolojisinde barış ve bilgelik tanrıçası Athena’dan armağandır; meyvesi sofraları süsler, yağı hem şifadır hem de geceleri aydınlatandır. Dalı barışı simgeler. Bir güvercinin gagasındaysa o dal, tufanın bittiğini müjdeler. Hep iyilik ve güzellik, hep sağlık ve şifa, hep zevk ve lezzet gelir ondan.
‘Ölümsüz ağaç’ denir zeytine. Küsebilir, kırılabilir ama öyle kolay kolay ölmez. Ağaç ölümsüz de… Öldürmeye kalkıyorlar işte! Toprağın altına göz dikip, toprağın üstünü zehir ediyorlar.
“Zeytine hürmetim çok; bilmiyorum neden” dedim ama binlerce neden sayılabilir sanki.
Bir fındık öyledir; çoluk-çocuk, genç-yaşlı, varlıklı-yoksul bütün ahali katılır hasada. Bir meyve, bir tarım ürünü olmanın çok ötesindedir; kültür yaratmıştır etrafında ve bölgesinde yaşamın ta kendisidir. Bir de zeytin böyledir. Zeytin tam bir karasevdadır.
Onca itiraza rağmen geçen yaz zeytinlikler madencilik faaliyetlerine açıldı. Sanki bir iklim değişikliği sorunumuz yokmuş gibi… Sanki kuraklık, sel, heyelan, don çiftçileri zora sokmuyormuş gibi… Sanki toprağın zehirlenmesinde, suyunun sağılmasında bir sıkıntı yokmuş gibi… Sanki adı bir türlü konulmayan uzamış ekonomik krizimiz ve fiyat pahalılığı derdimiz yokmuş........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein