Sanatta görünürlük sorunsalı ve artistoid figürler
Diğer
23 Eylül 2025
Çifte Sır, René Magritte (1927)
Davranışlarımızın yüzeydeki, yani başka gözler tarafından algılanan hali çoğu zaman sahici bir kendilik yansıması değil arzu ettiğimiz kişilik etiketi olarak tasarlanır… Bu siyasette de böyledir kültürel alanda da… Olmak istediğimizi olmuş gibi göstermenin altında yatan nedir diye düşününce akla gelen çok bariz bir “olma” hali var: İmrenilecek ve saygı duyulacak bir figür olma! Bu yapay kişilik inşa etme eğilimini besleyen şey itibar açlığının kendisidir. Eğitim temeli ve düşünce derinliği zafiyeti ortadayken dolaşıma sokulan davranışların yüzeyselliğini yüksek bir değer gibi göstermek bir tür sahtecilik değil mi?
Alanla ilgili temel felsefi ve entelektüel yetkinlik açısından düşük seviyeye rağmen sanatçı kimliğine bürünmek üzere etkinlik yapmak, kendinden “kendi olmayan” bir kişilik yaratmak çabasından başka bir şey değil. Bu durum genelde kapalı toplumlarda ortaya çıkan bir sosyo-kültürel durumdur. Büyük kentlerin farklı katmanlarında da kendini gösterebilir. Bu ortamlarda sanatçı figürüyle kendine saygınlık kazandırmaya çalışanlara “artistoid” yakıştırması yapılır: Pseudo artist, yani sahte sanatçı…
Bu davranışların özellikle sanat bilgisi noksan basın ve sanat izleyicisi tarafından gerçek bir sanat etkinliği ve sanatçı kimliği olarak değer görmesi aslında bir değersizlik üretimi anlamına gelmez mi? Bir toplumun kimliğini yalnızca ürettikleri değil, neyi “değerli” gördüğü de belirler. Fakat bugünlerde değerli görünenle gerçekten değerli olan arasındaki çizgi hızla siliniyor… Gerçekten bir şey “olmak” yerine, olmuş gibi görünmek çoğu zaman daha işlevsel hale gelmiş durumda. Bu, yalnızca bireysel bir yanılsama değil, toplumsal ödül........
© T24
