menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dijital çağda kurban ve adanma

15 0
latest

Diğer

26 Ağustos 2025

Tarih öncesi yaşamdan kadim uygarlıklara bir adanma miti olarak “kurban” insanlığın en zalim duygularının ritüele dönüşme halidir. Bir tanrının kendi yarattığı insana kendi canını alarak geriye kalanları kutsaması düşüncesi en karanlık tragedyanın doğuşudur aslında. “Kurban” ve "adanma" kavramlarını hem tarihsel hem de ontolojik düzeyde yorumlamak, bunların günümüz sistemlerinde nasıl yeniden biçimlendiğini görmek, insanlık durumuna dair önemli içgörüler sunabilir. Tanrılar ve kurbanlar, sıfatlar ve özneler olarak değişebilir ancak bilinçaltı olarak içleyiş biçimi pek farklı değil gibi…

Kurban, ilk anlamıyla “yaklaşmak” anlamına gelen qrb kökünden gelir (Arapça, İbranice ve Aramicede ortak bir köktür). Bu yönüyle tanrıya ya da ilahi olana yaklaşmak için verilen bir “armağan”, bir “bedel”dir. Ancak bu armağan genellikle bir canla, bir hayatla ifade edilmiştir – insan ya da hayvan kanı. Tanrıyı memnun etme, düzeni koruma, kaosu savuşturma arzusu, kurban ritüelini doğurur. Kurban aynı zamanda bir suçun ya da günahın telafisi, kolektif suçluluk duygusunun yönetilme biçimidir.

Burada mesele sadece tanrıya sunulan bir şeyle ilgili değil; kolektif bilincin kendi içindeki karanlıkla baş etme çabasıdır. René Girard’ın “günah keçisi” kuramı da bu bağlamda değerlidir: Toplum içindeki çatışmaları yatıştırmak için seçilen bir kurban figürü, düzeni yeniden tesis eder. Ancak bu düzen, sürekli olarak yeni kurbanlar yaratmak zorundadır.

Peki ya modern dünyada kurban? Kan Yerine Emek ve Zaman… Günümüz dünyasında bu kanlı ritüellerin yerini daha soyut ama bir o kadar ölümcül sistemler aldı. Neoliberal kapitalizm, bireyin zamanını,........

© T24