Altı ses tek nefes | The King’s Singers: Bir obua ya da keman güzel sesler çıkarabilir ama hikâyeyi insan sesi anlatır!
Diğer
09 Eylül 2025
Birinci kontrtenor Patrick Dunachie, ikinci kontrtenor Edward Button, tenor Julian Gregory, birinci bariton Christopher Bruerton, ikinci bariton Nick Ashby ve bas Piers Connor Kennedy
Bir şarkının en sade hâli… İnsan sesi!
A cappella tam da bu—İtalyancadaki “şapelde söylenen/ kilise tarzı” anlamından bugüne, Rönesans’tan barbershop’a, doo-wop’tan kampüs topluluklarına uzanan uzun bir yolculuk. Enstrümanlar çekildiğinde sahnede kalan şey; nefes, söz, armoni ve beraber müzik olmanın hazzı. İşte The King’s Singers, yarım asrı aşan serüveninde bu sesin ustaları olarak anılan bir topluluk. İki Grammy, bir Emmy, büyük salonlar, sayısız kayıt… ama hepsinden önce, altı sesten kurulu tek bir “enstrüman.”
1968’de Cambridge’de başlayan hikâye bugün de aynı formasyonla sürüyor: İki kontrtenor, bir tenor, iki bariton ve bir bas. Ve bu “alttan zengin” tını, Rönesans madrigallerinden Beatles düzenlemelerine, caz standartlarından Disney klasiklerine uzanan bir repertuvarı tek bir gövdede buluşturuyor. The King’s Singers, 55 yıllık kariyerinde ülkemizde ilk konserini 14 Eylül’de Süreyya Operası’nda verecek. Konser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür) tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali kapsamında yapılacak. Festivalin bu yılki teması ise “Nota Nota Dostluk”.
The King’s Singers ile İstanbul’a uzanacak turneleri arası yazışma imkânı bulduk.
- İstanbul’a hoş geliyorsunuz! Bu Türkiye’deki ilk konseriniz olacak. İstanbul ve Türkiye hakkında bilginiz var mı?
Türkiye’de sonunda konser vermeye geliyor olmak çok heyecan verici! Aramızdan birkaç kişi daha önce İstanbul’u ziyaret etti ve 2017’de eşlerimizle birlikte gelip Ayasofya Camii’ni gezdikten sonra pide paylaşarak çok güzel anılar biriktirmiştik. Ama hiç konser için gelmedik, bu yüzden sahneye çıkıp King’s Singers tarihine küçük bir parça eklemek inanılmaz olacak.
- Finding Harmony albümünde, müziğin kültürler arasında köprü kurma gücünü vurgulamıştınız. İstanbul Oda Müziği Festivali’nin bu yılki teması da albümünüzdeki vurgu gibi: “Nota Nota, Dostluk”. Tema hakkında ne söylersiniz?
Dünyanın mümkün olduğunca çok sevgiye ve ortak anlayışa ihtiyacı var. Dünyayı dolaşırken gördüğümüz şey şu: Müzik paylaşmak ya da birlikte şarkı söylemek, farklılıklarımızı unutup bu dünyada yaşayan insanlar olarak ortak duyguları hissedebileceğimiz bir alan yaratıyor. Finding Harmony bu gerçeği gösteren şarkılarla doluydu, festivalin teması da bu fikri destekliyor. İnsanları müzik aracılığıyla bir araya getirmek The King’s Singers’ın kalbinde yer alıyor ve festivalin de özünde bu var.
- Repertuarınız Rönesans madrigallerinden Disney şarkılarına, Beatles düzenlemelerinden caz standartlarına uzanıyor. Böylesine farklı türler arasında dinleyicilerinizin tepkileri neler oluyor?
Her konserde bu kadar geniş bir repertuar ve üslup yelpazesi bize hem insanların duymak istediklerini verme hem de onları yeni bir şeyle karşı karşıya bırakma imkânı tanıyor. Bazen konser programlarımız daha da dramatik oluyor; Batı müziğinin tüm tarihini kapsayarak eski gregoryen ezgilerden başlayıp modern pop şarkılarına uzanıyoruz. Dinleyicilerin yeni bir tarzı, dili ya da müzik türünü deneyimlemesini görmek gerçekten büyüleyici. Bizler içinse, sahnede her daim tetikte kalmamızı sağlıyor ve farklı üsluplarda şarkı söyleme şansı veriyor. İster romantik sanat şarkıları olsun, ister Frank Sinatra tarzı caz, isterse halk şarkısı düzenlemelerinin hızlı ve komik metinleri.
- Bir eserin “King’s Singers tarzına” uygun olup olmadığına nasıl karar veriyorsunuz? Yeni düzenlemeleri hazırlarken kriterleriniz neler?
Neredeyse her şey, düzenleme doğru yapıldığı sürece, seslerimize uyarlanabiliyor. Bir bestecinin bir şarkıyı alıp onu altı erkek sesine nasıl uyarlayacağını kavraması ustalık gerektiriyor. Ancak birlikte çalıştığımız pek çok büyük düzenlemeci var ve ayrıca grubun içinden de bu düzenleme işini ‘evde’ öğrenmiş olanlarımız mevcut. Bizim daima aradığımız şey zamansızlık: 10, 20 ya da 30 yıl sonra da söylenmeye devam edileceğini düşündüğümüz şarkılar. ‘Close Harmony’........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon