Mekân dramaturjisine şahane örnek: Tebdil
Diğer
06 Eylül 2025
Ahmet Sami Özbudak sadece başarılı bir yazar ve yönetmen değil, yıllardır tiyatroyu semtlerin gündelik hayatına taşıyan üretimleriyle farklı bir sanatçı olarak da tanınıyor. Keşke her semtin bir Sami’si olsa dedirten bir bağlılıkla Balat’ta tiyatro yapmakta inat ediyor ve seyircilerinden kapalı gişe ile teveccüh buluyor çoktandır. Öyle ki, adeta Balat’ın kültür elçisi olarak emlak fiyatlarının yükselmesinde bile etkisi olduğu konuşuluyor. Tebdil oyunu da mekân dramaturjisinin ustaca kullanıldığı bu anlayışın en güncel örneği. Seyirciyi bu kez Balat’ta bir kafenin içine davet eden oyun, yalnızca bir atmosfer sunmuyor; mekânı dramaturjik bir unsur olarak sahneye katıyor. Üstelik burası kalıcı bir tiyatro mekânı değil. Oyun akşamı için masalar kaldırılıp sandalyeler diziliyor, sahne kuruluyor; oyun bittikten sonra ise mekân yeniden eski işlevine, yani kafe kimliğine geri dönüyor. Bu çift kimlik, dramaturjik açıdan çok önemli: Az önce sahne olan masa birazdan gündelik hayatın servis tezgâhına dönüşüyor.
Bu mekânsal geçirgenlik oyuncular için hem fırsat hem de büyük bir imtihana dönüşüyor ancak oyunun konusuna da ‘şimdi’ ve ‘burada’ olmakla ilgili hakiki bir derinlik kazandırıyor. İkiz kardeşler Süleyman ve Talat’ın bitmeyen kavgasını anlatan oyun, kıskançlıkla hayranlığın, sevgiden nefrete savrulan iniş çıkışların tam ortasında ilerliyor. Oyun boyunca tempolu bir trafik hâkim fakat bu tempo yalnızca karakterlerin giriş çıkışlarından değil, kafenin katları, merdivenleri ve dışarıyla kurduğu bağlardan da besleniyor. Mekân, dramaturjik olarak sahne değiştirici bir işlev görüyor; oyuncuların hareketiyle birlikte mekân da sürekli farklı açılarla yeniden sahneye ve yeni sahnelere dönüşüyor, erişiyor. Seyirci bir an kurgunun izleğini, bir an........
© T24
