menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Neşesi bastırılan ülke

20 0
03.08.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

03 Ağustos 2025

Yaz geldi geçiyor. Kaldı geriye Ağustos.

Bir umut yaz belki ruhumuzu ferahlatır, gerilen yaylarımızı biraz gevşetir, hafifliğiyle gönlümüzü şenlendirir diyoruz ama o da sihirli bir değnek değil ki!

Gündemimiz yaz gelse de değişmiyor, değişemiyor. Ekonomik, sosyal, politik krizler ve tüm bu krizlerin merkezinde bulunduğu, liyakatsizlik, cehalet ve ihmallerin baş rolde olduğu, ülkenin dört bir yanını saran yangınlar, akıl almaz kadın cinayetleri, çocuk yaşta insanların suç makinesine dönüştüğü çeteler ve etrafa yaydıkları tehlike neşemize kast ediyor.

Neşe demişken öyle gündelik mutluluklardan değil hepimiz için çok daha derin bir kaynaktan bahsediyorum.

Neşe ile mutluluk gündelik dilde çoğu zaman birbiri yerine kullanılabilen iki kavram. Halbuki neşe; bir olma halidir, kaynağını içimizden alır, doğuştandır ve dış koşullara bağlı değildir. Acı ya da zorluklar içinde bile var olabilir. İç huzur, sevgi, şükran, ilahi bağlantı ile ilişkilidir.

Mutluluk ise; daha çok zihin ya da egodan doğar. Genellikle dış olaylara ya da isteklerin gerçekleşmesine bağlıdır. Geçici ve koşulludur. İşler yolunda gittiğinde mutluluk ortaya çıkar; gitmediğinde kaybolur. Olumlu deneyimlere verilen bir tepki olarak da tanımlanabilir. Daha çok zevk, başarı, konfor, arzularla ilişkillidir ve bu kavramların eşliğinde doğup sönen bir doğaya sahiptir.

Bir benzetmeyle tanımlayacak olursam; neşe güneş gibidir—her zaman parlar, bulutların arkasında bile. Mutluluk ise hava durumu gibidir—koşullara göre değişir.

Yani son yıllarda ülkemizde ve dünyada yaşananların neşemize kast ettiğini söylerken böyle derin yerden ve özümüzde sahip olduğumuz bir oluş haline kast edilmesi tehlikesinden bahsediyorum.

Vicdan ve empati sahibi olan pekçok insan, sevincimizi, neşemizi, mutluluğumuzu yaşamaktan utanır olduk. Adi bir savaşta masum bebekler, çocuklar ölürken, eşimiz dostumuz haksızlığa uğramış ve özgürlüğü elinden alınmışken, tanıdığımız/tanımadığımız insanları ve canlıları ihmalkarlık, cehalet, liyakatsizlik sebebiyle yangınlarda, depremlerde, sellerde, sokaklarda kaybetmişken hayatın olağan akışı içinde gülmekten, bir şeylere sevinç göstermekten utanırken yakalıyoruz kendimizi.

Kaynağı içimizde bulunan neşemiz hala orada ama dışarı çıkamaz oldu. Mutluluklarımız, sevinçlerimiz yarım.

Tüm bu yarım hislerin içinde hayat devam ediyor. Huzurumuzu, neşemizi çalmaya kast eden dünyaya inat, direnmek üzere pek çoğumuz kendimize göre geliştirdiğimiz yöntemlerden ve dönem dönem farklı isimlerle anılan binlerce yıllık kadim öğretilerden aldığımız destekle yola devam etmeye çalışıyoruz.

Daraldığım........

© T24