Çocuklar, iklim değişikliği nedeniyle umutsuz
Diğer
23 Nisan 2025
Çocuklar, iklim değişikliğinin etkileri karşısında en kırılgan gruplar arasında yer alıyor. 2020 yılından sonra doğan çocuklar, 1960 doğumlulara kıyasla, iki ila yedi kat daha fazla aşırı hava olayına maruz kalacaklar. Ayrıca fiziksel olarak da çocuklar; kirlilik, ölümcül hastalıklar ve aşırı hava olayları karşısında daha hassaslar.
İklim değişikliğinin pek de öngörülmeyen, ancak gitgide görünürlük kazanan bir diğer olumsuz etkisi ise, çocukların ruh sağlığı üzerinde gerçekleşiyor: Çocukların önemli bir kısmını etkileyen eko-anksiyete, üzerine giderek daha fazla konuşulan bir kavram haline geldi.
Bu konuda Türkiye’de yapılmış geniş kapsamlı bir çalışma hâlâ yok. Ancak 2021 yılında, 10 ülkeden 10 bin çocuğun ve gencin katılımıyla yapılan kapsamlı bir araştırma, çocukların ve gençlerin yüzde 59’unun iklim değişikliği hakkında ‘‘çok’’ veya ‘‘son derece’’ endişeli olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 75’i, geleceği ‘‘ürkütücü’’ gördüklerini söylüyordu. 2024 yılında yayınlanan yeni bir çalışmaya göre de çocuklar, iklim değişikliği nedeniyle umutsuz.
2024 tarihli çalışmanın yazarları arasında yer alan, Bishop’s Üniversitesi (Kanada) Psikoloji Bölümü’nden Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise’in gözlemlerine göre, eko-anksiyete konusunda çocuklarla yapılabilecek çalışmalara ilişkin literatür ‘‘radikal umut’’ teması üzerinde yoğunlaşsa da, çocuklar umuttan bahsetmek istemiyor.
‘‘Çocuklarla umut hakkında konuşmaya çalıştığımızda sert tepkiler aldık. ‘Umut hakkında konuşmak istemiyorum,’ diyorlardı. ‘Umut hakkında konuştuğunuzu duymak istemiyorum. Umutsuzluk hakkında konuşmak istiyorum çünkü ben, bunu yaşıyorum.’’’
Malboeuf-Hurtubise’e göre bu durum, umuttan söz edemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. ‘‘Fakat umut hakkında konuşmaya başlamadan önce, çocuklardaki bu umutsuzluğu anlamamız, irdelememiz gerekiyor.’’ Malboeuf-Hurtubise, bu gibi hassas konuların ele alınabilmesi için öncelikle okulların ve yetişkinlerin ikna edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
‘‘Çocukların varoluşsal sorunları, onları göz ardı ettiğimizde ortadan kaybolmayacak,’’ diyen Malboeuf-Hurtubise’e göre ebeveynlerin yapabileceği en iyi şey, çocuklarına, kendileriyle konuşabilmeleri için alan açmak: ‘‘Yalnızca duygularının kabul edildiğini, duygularını paylaştığı yetişkinin paniklemediğini görmesi bile bir çocuk için gerçekten önemli bir mesaj.’’
İklim değişikliği hakkında konuşmaktan kaçınmak ise çare değil. ‘‘Onlarla bu konuyu hiç konuşmamak veya - fazlasıyla farkında olsalar da - öyle olmadıklarını varsaymak, kaygılarını daha da artırıyor,’’ diyor Malboeuf-Hurtubise. ‘‘En doğrusu, bu konuyu açıkça konuşmak ve ardından şu mesajı net bir şekilde vermek: ‘Hiçbir bireysel eylem, tek başına iklim krizini çözemez. Bunun için kolektif harekete ihtiyaç var.’’’
Çocuklarda eko-anksiyete ile nasıl baş edilebileceği konusunda görüşlerine başvurduğumuz Bishop’s Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden çocuk psikoloğu Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise’in değerlendirmelerini, aşağıda paylaşıyoruz:
''Uzun yıllardır sanat ve felsefe üzerine çalışıyorum. COVID-19 süreci de oldukça yoğun geçti çünkü okullar, ruh sağlığı müdahaleleri konusunda desteğe ihtiyaç duydular. Bu çalışmalar sırasında gördük ki çocuklar, pandemiyle ilgili endişelerine paralel olarak, iklim değişikliği ile ilgili kaygılarını da giderek daha fazla dile getiriyordu. Olup bitenleri anlamlandırabilmek için, onların ihtiyaçlarına yönelik bir müdahale geliştirmek istedik. Gezegenin tehlikede olduğu bir dönemde büyümek, iklim değişikliğinin farkında olmak, çocuklar için ne anlama geliyordu?’’
Eko-anksiyete, neler olabileceği beklentisiyle ilgili
Eko-anksiyete, temelde, tüm duygusal tepkileri kapsayan bir şemsiye terimdir. Hatta bazen ‘‘eko duygular’’ olarak da adlandırılır. Bunlar, gezegenin geleceği veya insanların çevre üzerindeki etkisi hakkında düşündüğünüzde verdiğiniz duygusal tepkilerdir.
Eko-anksiyete genellikle, iklim değişikliğinin etkilerini doğrudan deneyimlemiş olmakla ilgili değildir. Daha ziyade, neler olabileceğinin beklentisiyle ilgilidir. Bu nedenle de terimin içinde anksiyete, yani ‘‘kaygı’’ vardır.
Çocuklar da eko-anksiyete karşısında hassas
İnsanlar bir süre, çocukların eko-anksiyeteden etkilenmeyeceğini düşündüler, fakat bu doğru değil. Evde ve okulda medya ile temas halinde olduklarından, çocuklar da eko-anksiyete karşısında........© T24
