menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gönderilmemiş Mektuplar'ı yüreğine sor

18 7
19.10.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

19 Ekim 2025

Hayatımızda, bazen yeraltı ırmağı gibi akan bazen su yüzüne çıkıp çağlayan gibi dökülen sol kültür/sol duygu diye bir şey var. 1960'larda filizlenen, 1970'lerde sanatın hemen her alanında ürünlere dönüşen bir olgu bu. 12 Eylül, üzerinden dozer gibi geçti ama ezilse de yok olmadı o duygu birikimi. Şimdilerde 70'li yaşlarını sürenlerin dinledikleri şarkılara, okudukları kitaplara bakınca, aradan yarım yüzyıl geçmesine rağmen, o kuşağın çocuklarının ve torunlarının da aynı eserlere yabancı olmadığını görebiliyoruz.

Sinemada o damarı 1990'lardan bugüne bağlayanlardan biri de senarist ve yönetmen Yusuf Kurçenli. 2012'de, en verimli olabileceği bir yaşta, 65 yaşında yitirdiğimiz Kurçenli, çok sayıda film ve belgesele imza atmıştı.

1970'lerde TRT, "bir şeyler anlatmak" ihtiyacı duyan bütün entelektüellerin buluşma noktalarındandır. Yusuf Kurçenli de bu kurumda pişer; çeşitli film ve dizilerle eşsiz bir deneyim kazanır. Ancak 12 Eylül, birçok aydın ve sanatçı gibi onu da bu kurumdan koparıp alacaktır. İşsiz kaldığı dönemde, ünlü yönetmen Lütfi Akad "Arkadaşımız yönetmendir" diye tanıtır onu sinema camiasına. Bu cümlenin değerini yaşamı boyunca unutmayacaktır Kurçenli. Sinema dünyasında ilk filmi "Ve Recep ve Zehra ve Ayşe" ile ses getirir. Sonraki filmlerinde de yarattığı karakterlerde sürdüreceği inancını bu ilk filminde dile getirmişti: "Filmlerimde kadınlardan yana olduğumu kabul ediyorum. Bu kadınları en iyi anlatmak anlamına gelmeyebilir ama kadınlardan yana oldum. Hep onların daha erdemli, özellikle daha tutarlı olduklarına dair bir kanım var."

Onun hemen bütün filmlerinde sözünü ettiğim o damar ya olayda ya karakterlerde kendini mutlaka gösterir, izleyiciye anlatmak istediğini fısıldar. Gramofon Avrat, Karartma Geceleri, Gönderilmemiş Mektuplar, Yüreğine Sor bunlardan birkaçı. Ama ille de Gönderilmemiş Mektuplar! Yarım kalan hayatlar fakat o hayatların dramatik bir biçimde düğümlendiği 2000'li yılların gençleri... Türkiye'yi 1970'lerden 2000'lere bağlayan hayli gerçekçi bir filmdi Gönderilmemiş Mektuplar. Yönetmen Yusuf Kurçenli'nin filmin setinde de görevli kızı Ekin Kurçenli kendisiyle görüşmede "Gerçekten o kadar duygulu bir filmdi ki, Türkan Şoray ve Kadir İnanır oynarlarken biz kamera arkasında hüngür hüngür ağlıyorduk" diyor, o günleri hatırlarken. Ayrıca, izleyicinin bugüne değin bilmediği bir sırrı da fısıldıyor: "Bu filmde muhatabına gönderilmemiş olarak belirtilen mektuplar gerçekte vardı ve tabii ki alıcısına ulaştırılmıştı. Bu yanıyla otobiyografik bir yönü de var Gönderilmemiş Mektuplar'ın."

Tema, yarım kalmış bir........

© T24