Suriye pilavı daha çok su kaldıracak
Diğer
25 Temmuz 2025
Türkiye’nin uluslararası çekim gücü paradoksal olarak artıyor
İçerde ne kadar karanlık günler geçirirsek geçirelim, bunlar dışarıda pek yankı bulmuyor. Aksine, Türkiye’nin uluslararası çekim gücü arttıkça artıyor. Daha çarşamba günü Rusya ve Ukrayna delegasyonları barış görüşmeleri için İstanbul’da Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında masanın etrafında buluşup görüştüler. Bugün de (Cuma) İran ve E3 ülkeleri (İngiltere, Fransa ve Almanya) İran’ın nükleer sorununu müzakere etmek üzere İstanbul’da bir araya geliyorlar. Bu görüşmeler ABD ve İsrail’in yeni bir saldırı tehdidini bertaraf etmek üzere tünelden önceki son çıkış çabaları olarak değerlendirilebilir.
Türkiye kartlarını iyi oynarsa bu her iki krizde de ev sahipliğinin ötesinde önemli roller üstlenebilir.
Diğer taraftan, Türkiye’nin, içinde İtalya ve İspanya’nın da bulunduğu dörtlü Avrupa konsorsiyumu tarafından üretilen Eurofighter Tayfun savaş uçaklarının alımı için Almanya ve İngiltere tarafından önüne dikilen engeller hafta içinde aşıldı. Hem İngiltere hem Almanya Türkiye’ye bu uçakların satışı konusunda koydukları gayrı resmi ambargoları kaldırarak mutabakatlarını nihayet bildirdiler. Söz konusu yeni nesil savaş uçaklarının Türkiye’ye gelişinin önünde hala çok uzun bir süreç var ama en önemli engellerden birinin aşılmış olması çok önemli. İngiltere ve Almanya, çok vahim demokratik sorunlar yaşanırken elbette kara kaşımız, kara gözümüz için bu kararı almadılar. Onları motive eden yeni Avrupa savunma mimarisinin oluşumunda Türkiye’ye biçilen yeni ve başat rol oldu. ABD’nin NATO’ya taahhütlerinin sorgulandığı, Ukrayna savaşının giderek içinden çıkılmaz ve tehlikeli bir hal aldığı uluslararası konjonktürde Türkiye’nin talebinin reddedilmesi düşünülemezdi. Talih ve uluslararası ortam Türkiye’nin yüzüne bir kez daha güldü.
Bunların üzerine bir de Suriye faktörünü eklemek lazım. Biz Türkiye’den ne kadar farklı bakarsak bakalım, ABD ve Batı, Suriye’de Türkiye’ye farklı bir rol biçiyor. Suriye üzerinde ABD İsrail politikaları ayrışırken, ülkenin toprak bütünlüğünün korunması ve HTŞ ekseninde merkezi bir yönetim oluşturulması konusunda ABD ve Türkiye’nin izlediği politikalar genel olarak örtüşüyor. PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi de ABD’yi ve Batıyı iki arada kalmaktan kurtaran bir girişim olarak destek buluyor.
Ama Almanlar “şeytan ayrıntıda gizlidir” der ya, bu kaba çizgilere rağmen Suriye konusu oldukça girift. İçinde adeta “cıss” entonasyonlu kırmızının elli tonunu barındırıyor.
ABD’nin aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi olan müteahhit kökenli Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Osmanlı Millet Sistemi hakkında, bölgesel sorunların çözümü bağlamında övücü bir söylem kullanınca Ankara’nın hoşuna gitti. Hemen arkasından ümmet anlayışına ve Türk-Kürt-Arap tarihi iş birliği ve dayanışmasına güzellemeler geldi. Sayın Bahçeli bir adım öteye giderek, etnik/mezhepsel........
© T24
