Bir İstanbul hikâyesi (1)
Diğer
30 Mayıs 2025
Fatih’in İstanbul’a Girişi, Zanoro
İstanbul’un 572’nci fetih yıldönümünde takma bıyıklı yeniçeriler bu yıl Edirnekapı’da surların üzerine çıkmadılar ama fetih çeşitli etkinliklerle yine de “coşkuyla” kutlandı. Ancak bu yılki etkinliklerde bir eksiklik vardı. Halkın ezici ekseriyetinin oylarıyla seçilmiş Şehremini’nin ve yakın çalışma arkadaşlarının tutuklu olmaları nedeniyle törenler bu yıl buruk geçti.
Aslında fetih hâlâ sürüyor. 1955-64 arasında Rum azınlıktan arındırılan şehir şimdi de seküler seçmenin elinden alınmaya çalışılıyor. Her fetihten sonra izin verilen yağma, 1950’lerden beri hiç bitmedi, özellikle 1994’ten sonra hızlandı. Fatih Sultan Mehmet, İslami kurallara göre izin verdiği yağmayı üçüncü günde kestirmişti. Modern yağma ise yıllardır hız kesmiyor. Kentin talan edilmedik ne yeşil alanı, ne “kupon arazisi”, ne de kamu malı kaldı. Ama yağmacıların iştahı bir türlü kapanmıyor. Kentin silüetini bile yağmaladılar. Haksızlık yapmayalım, neredeyse herkesin bu yağmada küçük-büyük payı var.
Fetih kutlamaları ne gariptir ki Osmanlı hanedanı tarafından değil, İttihat ve Terakki tarafından, ağır Balkan yenilgisi üzerine, halkın bozulan moralini yükseltmek üzere başlatılmıştı. Rivayet olunur ki, Sultan Abdülhamid Rum tebanın rencide edilmemesi için bu tür kutlamalara karşı imiş. Cumhuriyet döneminde Menderes de başlangıçta Yunanistan’la ilişkiler iyi giderken bu törenlere mesafeli durdu. Ama aynı Menderes, Kıbrıs nedeniyle ilişkiler bozulunca, salt Rumları değil, tüm gayrimüslimleri hedef alan 6-7 Eylül pogromuna izin verdi.
Orta Çağ fetihler, işgaller dönemiydi. Fatih, başkalarından farklı bir şey yapmadı. İstanbul’un fethini bugünün anlayışıyla değerlendiremeyiz. Olmaması gereken yüzyıllar sonra hâlâ fethin kutlamasıdır. Hiçbir çağdaş kentte Orta Çağ’da vuku bulan bir fetih, ne kadar tarihi önem taşırsa taşısın, yüzyıllar sonra kutlanmaz. Buna karşılık, kurtuluş yıldönümleri bağımsızlığın ve özgürlüğün değerini vurgulamak için kutlanır. Çağdaş uygarlıkta fethin değil, kurtuluşun anılması gerekir. Ama ne yazık ki, İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluş yıldönümü 6 Ekimlerdeki törenler, fetih kutlamalarına nazaran son derece sönük geçer. Taksim ve Dolmabahçe’de resmi zevattan ibaret törenler İstanbul Belediyesi’nin katkıları olmasa iyice yasak savma kabilinden yapılacak. Çanakkale’de bile Mustafa Kemal’i unutturmak isteyenlerden başka ne beklenebilir ki. Bakalım bu yıl Ekrem İmamoğlu hâlâ tutuklu kalırsa 6 Ekim nasıl anılacak.
Fatih İstanbul’u aldığı zaman Bizans, yıkık dökük Konstantinopolis haricinde, Mora yarımdası ile birkaç Ege adasından oluşan, yabancı askeri yardımlarla ayakta duran, Osmanlı’ya haraç veren aciz bir mikro devletti. Konstantinopolis, 1204’teki Latin istilasının yaralarını bir türlü saramamıştı. Bir zamanlar şehirlerin sultanı olarak adlandırılan bu muhteşem metropolün nüfusu 800 binden 50 bine düşmüştü. Bizans zor zamanlarda kendi askerlerinden ziyade Venedik, Ceneviz ve Amalfi gibi İtalyan şehir devletlerinden gönderilen paralı askerler tarafından korunuyordu. Papalık, İtalyan yardımları için Ortodoks Kilisesi’nin Katolik Kilisesi'yle birleşerek Latin hakimiyetini kabul etmesi konusunda sürekli baskı yapıyordu.
Şehirde ayrıca bir Türk askeri varlığı vardı. Osmanlı tahtı üzerinde hak iddia eden, Süleyman Çelebi’nin torunu olduğu iddiasındaki Çelebi Orhan ve 600 adamı, II. Murat’ın İmparator’a ödediği para karşılığında şehirde tutuluyordu. Bunun dışında bugünkü Sirkeci ve Divan Yolu civarında ticaret yapan Türkler vardı.
Sondan bir önceki Bizans İmparatoru VIII. İoannes Palaiologos Floransa’da Katolik Kilisesi ile birleşmeyi kabul ettiği halde, bunu Konstantinopolis’teki din adamlarına ve ileri gelenlere kabul ettirememişti. O yüzden tahtan çekilerek yerini kardeşi XI. Konstantin’e bırakmıştı. Bizans’ın son başbakanı Megadux Lukas Notaras Rum Ortodoks kimliğinden vaz geçilmesini kabul etmeyen devlet bürokrasisinin ve halkın ekseriyetini temsil ediyordu. “Konstantinopolis’te Papa’nın külahını göreceğime, Osmanlı Sultanı’nın sarığını görmeyi tercih ederim” sözüyle tarih kitaplarına geçen........
© T24
