Hiç olmazsa tarihi gerçekleri tarihi siyasete kurban etmeyelim
Siyasetin temel görevi, ülke için alınacak kararların tüm gerçekliği ile kamuoyu yani halkla paylaşılmasıdır. Bu ne demektir ?Ülke yönetimi için halktan aldığı yetkiyle iktidar olan siyasi Partinin de birinci görevi, alacağı tüm kararların tüm gerçekliği ile kamuoyunu bilgilendirmesidir. Bu aynı zamanda muhalefet için de geçerlidir. Ama derseniz ki yaşadığımız ülkede bu gerçekler iktidar tarafından uygulanıyor mu, buna evet demek bir yanılgı olur. İktidarın, ne ülke içinde ne de yurt dışı ilişkilerde böyle bir alışkanlığı yoktur.
Geçmişte de özellikle seçim dönemlerinde, halka gerçeği yansıtmayan çoğu konular dillendirilirdi. Ancak son 15 yılda söylemler, camdan okunmaya başlayınca ipin ucu iyice kaçtı. Siyaset gereği, oy uğruna bir sürü gerçek dışı yalan yanlış konular dile getiriliyor. Bu getirilen konular, sadece içinde bulunduğumuz döneme özgü olmakla kalmıyor, geçmişi de karalayacak yalan yanlış söylemler peş peşe sıralanıyor. Hiçbir iktidar “ayranım ekşi demiyor.” Muhalefete ver yansın ederken, hızını alamıyor, öyle şeyler söyleniyor ki,
“bu kadarı da olmaz” dedirtiyor.
Değerli Okurlar, siyaseten yalan yanlış olayları dile getiriyorlar da hiç olmazsa tarihi gerçekleri saptırmasalar. Tarih saptırmakla kalınmadığı gibi, diğer yandan tarihi gerçekleri tüm açıklığı ile söyleyen, anlatan saygın uzman tarihçilere de hakarete varan sözler söyleniyor.
Deniyor ki; Sultan Abdülhamit, 33 yıllık yönetiminde Osmanlı’yı bir gram toprak........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d