menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet Bayramı anısına

15 6
28.10.2025

Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar, şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek inerler. Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir. Bu bilinmezlikte belki Dr. Reşit Galip'in 41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır, belki de İnönü’yle yıldızının hiç barışmaması...

Rodos'ta doğan Reşit Galip, ortaokulu bitirince kardeşiyle bir sandala binip Marmaris'e gelmiş.

Liseyi İzmir’de okumuşlar.

Kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur) diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmış.

Reşit Galip ise İstanbul Tıp’a gidip doktor olmuş.

Öğrenciyken gönüllü olarak 1. Dünya Savaşı’na katılmış.

Kafkas Cephesi dönüşü öğrenimini tamamlayıp fakültede asistanlığa başlamış.

1923 Mart’ında, hekimlik yaptığı Mersin'e Mustafa Kemal Paşa geldiğinde Paşa’nın huzurunda konuşmuş ve gözlerine doğru bakarak şöyle demiş:

“Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmektir.”

Herkesin yüceltme yarışına girdiği günlerde Gazi'yi ‘milletin bir ferdi' sayan 30 yaşındaki bu hatip, herkesin dikkatini çekmiş. Tabii en çok da Gazi'nin...

Kemal Paşa, ona milletvekilliği önermiş ve Dr. Reşit Galip, Ocak 1925'te Meclis'e girmiş.

Bir süre İstiklal Mahkemesi üyeliği yapmış. CHP İdare Heyeti'nde görev almış. Türk Ocakları’nda, Halkevleri'nde çalışmış. Yine Atatürk’ün isteğiyle Serbest Fırka’ya girmiş. Ve Atatürk’ün sofrasına oturmuş. Ona bakanlığa taşıyan süreç de o sofrada başlamış.

Bu sofra sahnesi pek çok tanığın anılarında vardır:

1931 sonbaharıydı. O geceki tartışma, Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet'in bir yakınmasıyla başladı.

Esat Mehmet, Atatürk’ün Harbiye'den “Tabya Öğretmeni” idi. Kazım Özalp’in “Atatürk’ten Anılar” kitabında (T. İş Bankası Y., 1992, s. 48-49) yazdığına göre konu, kız öğrencilerin kıyafetinden açıldı. Esat Mehmet, “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu gömlek giymelerini uygun görmediğini” belirtti.

Bir tamim yayınlayıp daha kapalı giyinmelerini isteyeceğini söyledi.

Bunun üzerine Reşit Galip söz aldı:

“Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi” dedi. “Bu bir geriliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. inkılaplardan en mühimi, kadınlara verilen haklardır.

Başka türlü, Batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz.”

Sofra gerildi.

Gazi, vekilini zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmadı. “Bu konuyu uzatmayalım.

Kısa çorap giyip giymemek çok önemli değildir, sonra tartışırız” dedi.

Ama Reşit Galip alttan almadı. “Af buyurunuz Paşam! Bu, inkılap ve zihniyet meselesidir! .

Müsaade buyurursanız fikrimizi söyleyelim. Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki, sizin huzurunuzda bu sofrada inkılapları........

© Sözcü