Tıkanmayın, Duvarları Boyayın
Bazen, ne yaparsak yapalım bir şekilde tıkanabiliyoruz. O an, o işi yapmak bize büyük bir zulüm gibi geliyor; katmerli çığlar altında kalmışız gibi oluyor. İşte böyle durumlar sadece bizim başımıza gelmiyor; Albert Einstein’ın da başına geliyordu. Einstein, bu tür tıkanmalara karşı “birleşimsel oyun” teorisini üretmiş. Ne demek “birleşimsel oyun”? Zihni tıkandığında, pas tutmuş kanallarını açması gerekiyordu. Bir problemle karşılaştığında keman çalıyor, notaların arasına zihnini kurumaya bırakıyor, belleğini temizliyordu.
Aslında bu temizlik, problemden kaçış değil; aksine başka bir uğraşla meşgulken çözümün melodik şekilde aklına gelmesini beklemekti. Elbette hepimiz keman çalarak bu tılsımı yakalayacak değiliz. Böyle bir durumda duvarcı ustası gibi davranarak ama çırak olduğumuzu unutmadan tuğlaları yerleştirebiliriz.
İnşaattan gitmişken… Dünya çapında bir yoğurt markasının sahibi, teşvikle ilk fabrikasını aldığında çok borçlu olduğunu anlatıyor. Aldığı yer de eskiden bir yoğurt fabrikasıymış; ancak artık kullanılmadığı için ona devretmişler. “Bir başladık ama yapacak bir şey yok. Sonsuzluk içinde bir küçük aydınlık gibiyiz. Boş oturacak hâlimiz yok, hadi duvarları boyayalım dedim ve birkaç hafta fabrikanın her bir yanını beyaza boyadık” diyor. Fotoğrafını da okuduğum habere yerleştirmişler. Hayallerini beyaza boyamış işte.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d