“Bir Alışkanlığın Ardından”
Bu hissi geçen hafta teslim ettiğimiz Yargıtay binasında da yaşadım. O tarihi yapı, yıllar boyunca kimlerin nefeslerine duraklık etti bilinmez. Yenilenmesi gerekti ve biz, iklimlendirme sistemlerini baştan kurduk. Teslim günü imzalar atıldı, herkes birer birer işini bitirip gitti. Sona kalanlardan oldum. Merdivenlerinden inerken; bir yanda çalışmanın telaşı, diğer yanda yan blok yıkıldığında havaya karışan o toz duman… Hepsi zihnimde miski amber hatıralarına dönüştü. Aylarca herkesin sinir uçlarını gerdiği o dönem, sanki hiç yaşanmamış gibiydi. Ama iş bitmişti. Ve zihnim, yine o buruk tadı sessizce tattı.
Biz neden alışkanlıklarımızdan vazgeçmekte bu kadar zorlanıyoruz? Ya da, vazgeçmeli miyiz? Bu soruların tam ortasında, ben neden harflerin raksından vazgeçemediğimi anlatmak istiyorum. Jean-Jacques Rousseau’nun “Ortak irade, herkesten gelip herkese uygulanabilendir” sözü geldi aklıma. Belki de alışkanlıklarımız, bu ortak iradenin gölgeleri… “Üzüm üzüme baka baka mı kararır?” sözü gibi. Her alışkanlık için geçerli değil elbette. Ama bazıları, kendi içinde kümelere ayrılıyor. Zihnimde taslağı olan bir kitap var; bu yazı da onun derin sularına........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d