Adalet, Demokrasi, Paylaşım; Kolonlar Çürükse Çatı Tutmaz
Markete gitmeye bile yetmediğini fark edince içinden geçiriyor: “Ben sabahtan akşama kadar çalışıyorum, peki niye geçinemiyorum?”
Bir başka mahallede, emekli bir öğretmen torununa ufak bir harçlık vermek için cüzdanını açıyor. Ama bozukluklardan başka bir şey kalmamış. O da içinden geçiriyor: “Ben yıllarca bu ülkenin çocuklarını okuttum. Şimdi torunuma bile yüz lira veremiyorum.”
Öğlen vakti, üniversite kantininde iki genç yan yana oturmuş. Biri arkadaşına dönüp diyor ki: “Ben mezun olunca iş bulabileceğime inanmıyorum. Gitmekten başka çare yok.” Diğeri sessizce başını sallıyor. İçlerinde büyüyen his aynı: Bu ülke bize gelecek sunmuyor.
İşte Türkiye’nin gerçeği bunlar. Hayat pahalı. Geçim zor. Umut dar. Adalet kırılmış, demokrasi kâğıt üstünde kalmış. İktidar basına yansıyan duruma göre hukuku sopa gibi kullanıyor, ama muhalefet de çoğu zaman sadece sonuçlara itiraz ediyor. Düzenin kendisine değil.
Türkiye, uzun süredir yalnızca siyasal bir kriz değil; aynı zamanda ahlaki, ekonomik ve toplumsal bir çöküşün içinden geçiyor. Bu çöküş, yalnızca iktidarın hukuk mekanizmalarını baskı aracı olarak kullanmasından ibaret değil. Aynı zamanda üretim ilişkilerinin bozulduğu, emeğin değersizleştiği, sosyal yaşamın tek tipleştirildiği ve bireysel özgürlüklerin sınırlandığı bir düzenin yarattığı çok katmanlı bir........
© Sonsöz
