Cumhuriyet ve laiklik
Halk egemenliğine dayalı Cumhuriyet rejiminin en temel iki özelliği, yurttaşların eşitliği ve laikliktir.
Bir başka deyişle, yurttaşlarına eşit davranılmayan ve/ ya da laiklik anlayışının geçerli olmadığı ülkelerde halk egemenliğinden ve de demokrasiden söz edilemez.
Halk egemenliğinin geçerli olduğu ülkelerde yurttaşların eşitliği, onların cinsiyet, etnik köken ve inanç gibi özelliklerinin de eşdeğerde olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü bir cinsiyet/etnik köken/inanç … diğerinden üstün sayıldığında yurttaşların eşitliğinden söz etmek mümkün olmamaktadır. Bu nedenle halk egemenliğinin geçerli olduğu ülkeler, insan haklarının geçerli olduğu ülkelerdir.
Laiklik, Özgür Şen’e göre,1“halksallaşma” ve “etimolojik olarak halka din adamı ve kurumlarından daha fazla yetki verme sürecidir.” Yargıtay başkanlarından Prof. Dr. Sami Selçuk’a göre2 de “felsefi açıdan laiklik, inanç/akıl alanlarının ayrışmasıdır." Hukuksal/ siyasal açıdan laiklik ise “hukukun ve siyasal otoritenin kaynağı yalnızca insan aklıdır, insanın ürettikleridir.”
Bu nedenle, kısaca nesnel/objektif/gerçek bilgi üretme ve de gerçek bilgiye önem vermek anlamına gelen bilimsellik, laik olmanın en temel özelliklerinden biridir.
Bu arada laiklik ve bilimsellik, kişinin özgürleşmesini kolaylaştıran ve de kişiyi özgürleştiren anlayıştır, tutumdur. Öte yandan özgür kişi de, doğası gereği laik ve bilimsel anlayış sahibidir.
İnsan, gerçek olup olmadığını bilemediği söylemlere değil de, bilimsel yöntemlerle üretilmiş gerçek bilgileri öğrendikçe özgürleşmektedir. İnsan, söylemlere göre değil de, gerçekler üzerinden hareket ettikçe özgürleşmektedir. İnsan, merak ettikçe, düşündükçe, sorguladıkça, irdeledikçe ve gerçeği aradıkça özgürdür. İnsan, kendi iradesiyle hareket edebildikçe özgürdür.
Başkalarının inancı, etnik kökeni, cinsiyeti, yaşadıkları yöre, ten rengi gibi konularda........
© soL
