menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sosyalizm kapitalizmden verimlidir

18 1
thursday

Liberallerin sosyalizme yönelik en temel eleştirilerinden biri, devlet tarafından gerçekleştirilen ve merkezi olarak planlanan üretimin, kâr güdüsüyle hareket etmeyeceği için maliyetleri daha az dikkate alacağı ve mutlaka kaynak israfına yol açacağıdır. Bunun karşılığında özel işletmeler ise, tam piyasanın ihtiyaç duyduğu kadar üretimi mümkün olan en düşük maliyetle yapmaya çalışacağı için verili bir teknoloji düzeyinde kaynakların optimal kullanımını sağlayacaktır. İddia bu.

İddianın ikinci kısmı zırvalık ve zırvalık olduğunu görmek için bilime dahi ihtiyaç yok, kapitalist dünya düzeninin kendisi “sürdürülebilirlik” diye yırtınıyor. Ama sanılanın aksine, sosyalizm kapitalizme göre kaynak kullanımı açısından hem çok daha verimli hem çok daha yönetilebilir olduğu için, bugün ulaşılmış olan maddi refah düzeyinde kapitalizm asla sürdürülebilir olamaz ve ancak sosyalizm kaynakların sürdürülebilirliğini sağlayabilir.

Gelin, görelim.

***

Sosyalizm kaynak kullanımı açısından kapitalizmden çok daha verimlidir çünkü ihtiyaçları, salt sistemik sebeplerden dolayı kapitalizme göre çok daha az mal üreterek çözer.

Kapitalist üretimde kuşkusuz her işletme satabileceği kadar malı mümkün olan en düşük maliyetle üretmeye çalışır ama bununla eş zamanlı olarak sistem bütün olarak piyasayı sürekli büyütmeye de çalışır. Örneğin ancak devlet tarafından gerçekleştirilebilecek olan kent tasarımı ve ulaşım planlaması, insanların bireysel ulaşım ihtiyaçlarına göre tasarlanır çünkü her biri birer sanayi tekeli olan otomotiv şirketlerinin çıkarına olan toplu değil bireysel taşımadır. Bunun sonucunda kapitalizmin en gelişkin olduğu ülkelerin hemen hepsinde kişi başına araç sahipliği 0,5’i (yani bireysel ulaşımını henüz emekleyerek sağlayanlar dahil her iki kişiye bir araç) geçmiş durumda1 ve araçlar varoluşlarının yüzde 95’ini park halinde geçiriyor.2

Bunun sonucunda: (1) Ulaşımın yoğun biçimde gerektiği saatlerde ulaşım süre olarak uzuyor, yani bir diğer kaynak olan emek-saat hem üretken olmayan hem de sahibine refah sağlamayan bir biçimde heba oluyor. (2) Aynı ulaşım ihtiyacının toplu taşıma biçimleriyle çözüldüğü duruma göre çok daha fazla sayıda araç hareket ettirildiği için çok daha büyük miktarda yakıt tüketiliyor ve çevre kirliliğine katkıda bulunuyor.3 (3) Bu araçlar her 100 dakikanın 95’inde park halinde yatıyor (trafikte tıkanıp durduğu süreyi saymıyoruz), yani otomotiv tekellerinin fabrikaları tam kapasite çalışsın diye insanlar çok düşük kapasiteyle kullanacakları bir makine satın alıyor.

Peki kapitalizmin bu soruna bulduğu çözümler ne? Kent merkezlerine araç girişini paralı yapalım ya da park ücretlerini yükseltelim ki insanlar araç paylaşmak zorunda kalsın (yani araç kullanmayı biraz daha lüks hale getirelim). Elektrikli araç kullanımına geçelim ki çevre daha az kirlensin.

© soL