Öfke üzerine…
Sevgili Orhan Gökdemir’in, Nihat Genç’in ardından kaleme aldığı yazının bir cümlesi benim için çok çarpıcıydı. “Nefret yaratmayan bir yazının sevgi yaratması mümkün değildir.” İsterseniz bu cümledeki “yazının” kelimesinin yerine “sözün, şiirin, kitabın” ya da “düşüncenin” yazabilirsiniz, önermenin haklılığı ve doğruluğu değişmez.
Çünkü çağımız dünyası dostluk değil düşmanlık üzerine kuruludur. Varsıl bir azınlık egemendir ve varsıllığının gücüne dayanarak yoksul çoğunluğu sömürmektedir. Bütün toplum ve tek tek her insan bu istismar ilişkisinin gölgesinde soluk alıp verir, düşünür ve hisseder.
Hani bize sürekli “kendin ol” diyorlar ya, bomboş bir laftır bu. Böylesi bir yabancılaşma üzerine kurulu bir toplumda kimse “kendisi” olamaz; zira insanın her yabancılaşması kendisine yabancılaşmadır.
Bu çelişkiyle yaşıyoruz ve gördükçe öfkeleniyor, üzülüyor, korkuyor, çaresiz hissediyoruz. İnsanız, bu hisler bize yabancı değil ama hoşumuza gitmiyor, dolayısıyla görmemeye, kaçmaya, saklanmaya çalışıyoruz.
Ama kendimizden ne kadar kaçabilirsek çelişkiden de o kadar kaçabiliriz. Bu yüzden, bir noktada, çelişki dayanılmaz hale geldiğinde, mesela nükleer savaş falan çıktığında, kaçmayı bırakıp, yüzümüzü düşmana dönüp, ayağımızı sağlamca yere basmamız gerekecek.
Komünistler bu zorunluluğu gördüğü için “çok geç olmadan” diyor. İnsanlığa, felaket karşısında değil felaketi yaşamadan ayaklanma, insanın insana yabancılaşmasının bu tahripkâr ve aşağılık biçimine son verme, toplumun kaderini eline geçirmiş bir avuç zengini hâl edip eşitliğe dayalı yeni toplumu kurma çağrısı yapıyor.
Çelişkiler bitsin diye değil; artık gereksiz ve anlamsız hale gelmiş bu sınıflı toplum çelişkisini, zenginlerin yoksullar üzerindeki egemenliğini aşıp, daha gerçek ve temel çelişkilerle (örneğin insanlık tarihinin bir gün ölecek bir yıldızın ömrüyle sınırlı olmamasının yolunu bulmak için) uğraşmaya başlayalım diye.
Bu yüzden, başa dönüyorum. Düşünce, felsefe, ideoloji, siyaset… Düşmanlığa dayalı toplumumuzda bunlar ancak düşmanda nefret uyandırıyorsa dostta sevgi uyandırır. Düşmanın moralini bozuyorsa dosta moral verir. Düşmanı bölüp dağıtıyorsa........
© soL
