Hayallerimizdeki ülke
Hayal kurmadan hiçbir iş, hiçbir kurma, inşa etme, yaratma işi yapılamayacağını biliyoruz. Bunu en başa yazdıktan sonra, “ütopya”dan söz açarak devam edeceğimizi ekleyelim.
Yeni Latincede olmayan toprak ya da ülke anlamına geliyor. Eski Yunancada ise ülke, toprak, yer anlamını taşıyan “topos” sözcüğü “ou” olumsuzluk eki ile birlikte kullanıldığında “olmayan ülke -ya da- yer” anlamını taşıyor. Bugüne kadar kullanılır oluşunu, bir ara başdanışmanlığını yaptığı Kral VIII. Henry tarafından boynu vurularak öldürtülen Sir Thomas More’un, 1516 yılının sonunda yayımlanmış Utopia adlı eserine bağlamakta bir sakınca olmasa gerek.
Ama, elbette o kadar değil. Tümüyle aklın yol göstericiliğinde yönetilen ve ortak mülkiyete dayalı bir toplumsal-siyasal düzenin betimlendiği Utopia, daha sonra, bir sosyalizm akımının ortak adını oluşturuyor. Friedrich Engels, geniş yığınların rahatça okuyup anlayabilmeleri için Anti-Dühring adlı kitabının üç bölümünü ayrı bir metin haline getiriyor. Bu kitapçık, Sosyalizm: Ütopyacı ve Bilimsel başlığı ile ilk kez 1892’de Karl Marx’ın damadı Dr. Edward Aveling tarafından İngilizce’ye çevrildikten sonra pek çok dilde defalarca basılıyor ve sosyalizm konusundaki dünyada en çok okunmuş eserlerden biri oluyor.
Engels, o kitapçıkta, ütopyacı sosyalizmi eleştirip onun karşısına “bilimsel sosyalizm”i çıkarırken, ütopyacı sosyalistleri ve özellikle onlar arasında saydığı Fransız Saint-Simon ve Fourier ile İngiliz Robert Owen’ı, deyiş uygunsa, göklere çıkarıyor.
Daha sonra, Engels’in “bilimsel sosyalizm” olarak öncekinden ayırt ettiği akımın yirminci yüzyıldaki sürdürücüsü ve gerçekleştiricisi Lenin, 1913 yılının Mart ayında Marx’ın ölümünün otuzuncu yıldönümü anısına bir makale yazıyor. “Marksizm’in Üç Kaynağı ve Üç Bileşen Bölümü” başlığını taşıyan makale, 1911 sonlarında St Petersburg’ta yayımlanmaya başlayıp Dünya Savaşı öncesinde Çarlık rejimi tarafından yasaklanmış, Prosveşçeniye (Aydınlanma) adlı yasal Bolşevik dergisinde yayımlanıyor.
Lenin’in Marksizm’in üç kaynağı ve üç bileşen bölümünün üçüncüsü için söylediklerinin en başında şunlar var:
“Feodalizm yıkıldığında ve yeryüzünde ‘özgür’ kapitalist toplum ortaya çıktığında, hemen görüldü ki, bu özgürlük yeni bir baskı ve çalışanların sömürülmesi sistemi anlamına geliyordu. Hemen bu baskının bir yansıması ve bir protesto olarak çeşitli sosyalist öğretiler ortaya çıkmaya başladı. Ama ilk sosyalizm ütopyacı sosyalizmdi. Kapitalist toplumu eleştirdi, kınadı ve lânetledi, onun yıkılış düşlerini kurdu, daha iyi bir düzene ilişkin görüşler geliştirdi ve zenginleri sömürünün ahlâk dışı olduğuna inandırmaya........© soL
