Cumhuriyetçilerin birliği için notlar 4: Bağımsızlık mümkün mü?
Cumhuriyetçilerin birliği için çıktığımız yolda fikir egzersizlerine bugün devam edelim.
Daha önceki yazılarda 9 soru sorup yanıtlamaya çalıştık. Bütünlük için okuyucu göz atabilir bu yazılara:
Önce Cumhuriyet’e sınıflar açısından baktık, sonra yeni bir Cumhuriyet mi? tartışmasını açtık, geçen hafta da Kürtlerin Cumhuriyet’in neresinde olacağını tartıştık.
Bu yazıda ise Cumhuriyetçilerin birliği için çok önemli ve zor bir başlık olan bağımsızlık konusunu ele alacağız.
Bağımsızlık olmadan Cumhuriyet olmaz.
Çünkü ulusal düzeyde kurulan bir devletin Cumhuriyet olabilmesi için, halkın refahı, gelişmesi ve mutluluğu için bir dış müdahale olmadan ülkenin halk egemenliği ile yönetilmesi gerekir.
1923 Devrimi de ülkenin iktisadi, askeri, siyasi bağımsızlığını gözetmiş, emperyalizme karşı egemen ve bağımsız bir ülke olmayı ilke edinmişti. Bu konuda 1923’ün şansının kendisini önceleyen 1917 Ekim Devrimi olduğunu, kardeşçe desteğinin Türkiye’nin emperyalizme karşı bağımsızlığını güçlendirdiğini daha önce birçok kez vurguladık.
Ancak kapitalizm kategorik olarak anti-emperyalist olamaz. Sermaye sınıfının karakteri bir yerden sonra bağımsızlığa izin vermez ve ülke için zayıf bir karın oluşturur. Sermaye sınıfının bencilliği, kendi kısa vadeli çıkarları başlangıçtaki yurtsever duruşunu yozlaştırır. Sermaye birikimini uluslararası alanda etkinlik gösteren büyük şirketlerle ve onların devletleriyle işbirliğine dayandırır.
Zaten Cumhuriyet’i kaybetmemize sermaye sınıfının bu eğilimi neden olmadı mı?
1940’lı yıllara kadar bağımsızlığını koruyabilen Cumhuriyet her geçen gün emperyalist devletlere daha bağımlı hale geldi.
Bugün yabancı maden şirketleri halkın tüm karşı çıkışına rağmen ülkenin zenginliklerine el koyarken büyük bir çevre kirliliğine yol açmıyor mu?
Gemi sökümü gibi suyu,........
© soL
