Tercihe bağlı körlük sendromu
Bizim basına ne kadar yansıdığını fark edemedim ama dün Lübnan’da bir patlama oldu ve Lübnan Ordusu’nun 6 askeri yaşamını yitirdi. Patlamanın haberini ben ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi kisvesi altında bütün bir bölgenin Yüksek Komiserliği görevini yürüten Barrack’ın bir sayfalık “taziye” mesajından aldım.
Patlama Hizbullah’la bağlantılı bir mühimmat deposunun Lübnan Ordusu tarafından denetlenmesi sırasında meydana gelmiş. Suudi fonlu İslamcı siteler başta olmak üzere, birçok kaynak patlamadan Hizbullah’ı sorumlu tutan yorumlara yer verdiler, ABD, Suudi Arabistan ve İsrail’in Lübnan’daki “dostları” da patlamanın Lübnan’daki tek silahlı gücün Lübnan Ordusu olması gerektiğini ortaya koyduğunun altını kalın kalın çizdiler.
Olay, Lübnan’da Bakanlar Kurulu’nun ABD’nin önerdiği “ateşkes planını” noktasına virgülüne dahi dokunmadan kabul etmesinden tam iki gün sonra yaşandı. Önce bu plan ne diyor ona bakalım.
Özetlemek gerekirse, plan Taif Anlaşması’nın, Lübnan Anayasası’nın ve başta 1701 olmak üzere ülkeye dair BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasını öngörüyor.
Taif Anlaşması 1989 yılında Lübnan’da süren 15 yıllık iç savaşı sona erdiren metin. Perde gerisinde ABD ve Suriye varken, arabulucu S. Arabistan. İsmini hepimizin Türk Telekom yağmasından da anımsayacağı Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri, Taif Anlaşmasının müellifi olarak kabul ediliyor.
Taif anlaşmasının önemi Lübnan’ın kurucu metni kabul edilen “Ulusal Ant”a kimi değişiklikler getirmiş olması. Ulusal Ant’a dair özet bilgi içeren yazımı şuradan okuyabilirsiniz. Bu değişikliklerin başında Lübnan’ı oluşturan etnik ve dinsel grupların değişen nüfus oranlarının yönetime yansıtılması geliyordu. Detayı bu yazının konusu değil. Asıl önemli kısım “milis güçlerinin silahsızlandırılması”na dairdi. Hizbullah ise bu düzenlemenin dışında bırakılmıştı. Bunu bir kenara not edelim.
ABD planında atıf yapılan 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ise 2006 tarihli. 15 Konsey üyesinin oybirliğiyle alınmış. Bunun Taif’ten en önemli farkı Hizbullah’ın tamamen silahsızlandırılmasını öngörmesi. Biraz daha açarsak, İsrail’in Lübnan’dan tümüyle çekilmesi, Sınırın 18 km kadar kuzeyinde paralel bir hat şeklinde uzanan Litani nehrinin güneyinin Lübnan Ordusu ve BM Barış Gücü’nün (UNIFIL) denetimine terk edilmesi, Hizbullah’ın da o bölgeyi boşaltması istenmiş.
Daha fazla teknik detaya boğmadan şunu söyleyelim, ABD planında referans verilen Taif Anlaşması ve 1701 sayılı BMGK kararı Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusunda yüzde........
© soL
