Denetim: Söz ve karar sahipliği
Bir düzen; eşitsiz, adaletsiz, yağmacı, piyasacı, rekabetçi, gerici, emperyalizmle işbirlikçi, sömürücü… Bu düzen içinde politikanın, devletin, iktidarın, hukukun, hak ve özgürlüklerin tanımlanması ve sınırlandırılması anayasal düzenlemelerle belirleniyor. Bir yandan egemenlik tanımlaması yapılıyor, diğer yandan bu egemenliğin anayasal yetkili organlarca paylaşılması ve kullanılması öngörülüyor.
Ve bu düzen içinde çeşitli denetim düzenekleri getiriliyor. Halka da bu denetim yollarıyla düzenin ve bireylerin güvence altında olduğu anlatılıyor. “Hak arama özgürlüğü” adı altında (kimi durumlarda “tahkim” gibi istisnalarla, kimi durumlarda “arabuluculuk” gibi dava koşullarıyla, kimi durumlarda zamanaşımı gibi sürelerle el atılsa da) ekonomik olanaklar ve koşullar elverdiği oranda “adil yargılanma” olanakları sağlanıyor. Yargıya bağımsız ve tarafsız, siyasallaştırılmıyor denilse de gerçekler denilenlere uymuyor. Ayrıca unutturulan bir durum var: Yargının da içinde olduğu devletin ve hukukun toplumsal, siyasal, ekonomik ilişkilerin ürünü olması… Ki bu ilişkiler devleti ve hukuku zamana, isteğe, çıkara göre biçimlendiriyor, değiştiriyor.
Gerektiğinde yeni anayasa yazarak devleti ve denetim kurumlarını biçimlendirmenin en keskin örneklerinden birini 12 Eylül 1980 darbesinden sonrası süreçte ve bu sürecin yansıması olan 1982 Anayasasında gördük. Ardından mevcut kurumlarla oynamanın en tipik örneklerinden birini de TBMM adına devletin sözleşmelerini, gelir, gider ve mallarını denetlemekle görevli ve yetkili organ olan Sayıştay’da yaşadık.
AKP........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein