menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump, çıkardığı yangını söndürebilecek mi?

27 1
14.06.2025

Çok değil sadece bir ay önce İran’ın Ruhani Lideri Hamaney’in en önemli askeri danışmanlarından Ali Shamkhani, Amerikan medyasına İran-ABD nükleer müzakereleri hakkında oldukça olumlu konuşmuş, İran’a yönelik tüm ekonomik yaptırımların kaldırılması durumunda İran’ın hızlı bir şekilde sivil kullanım için gerekli miktar dışındaki uranyum stoklarından kurtulacağını, nükleer silah yapmayacağına dair söz vereceğini ve uluslararası denetçilere fırsat tanıyacağını belirtmiş, Shamkhani’nin bu açıklamasını ABD Başkanı Trump da sosyal medya hesabından paylaşmıştı.

Trump’ın üst düzey bir İranlı yetkilinin açıklamasını paylaşması aslında pek de şaşırtıcı değildi. Zira Trump, Nisan ayında başlayan İran nükleer müzakerelerine herhangi bir tipik Cumhuriyetçi’ye nazaran diplomasiye çok daha ümit bağlamış, ABD müesses nizamının kalıpları dışında düşünebilen ve esnek pragmatik bir emlakçı olan yakın dostu Steve Witkoff’u bizzat görevlendirmişti. Bu durum elbette, Trump’ın bir “barış güvercini” olmasından kaynaklı değildi. Trump, İran ile müzakereyi savunan Demokratların karşısında şahin kanat olup askeri müdahale talep eden Cumhuriyetçilerin aksine “Önce Amerika” diyerek seçimleri kazanmış, en büyük seçim vaadi olarak Amerikalıların görmedikleri, haritada gösteremedikleri ülkelerdeki savaşlardan, Ortadoğu’dan elini ayağını çekmeyi önermişti. Nitekim Cumhuriyetçiler arasında bile anketlere göre İran’a yönelik müdahale desteği sadece $’lerde. Amerikan halkının i’u İran ile nükleer müzakere seçeneğini destekliyor. Irak’ın işgali, Afganistan’a müdahale, Suriye’ye asker yollanması, Ukrayna’ya verilen milyarlarca doların ardından Amerikan halkının başka bir küresel müdahaleye, haritada gösteremedikleri ülkelerden çocuklarının cenazelerinin kalkmasına pek tahammülü yok.

İşte bu yüzden düne kadar Trump’ın İsrail’in olası bir operasyonuna karşı yaptığı uyarılar ve verdiği müzakere mesajları, İsrail’in en yakın müttefiki ABD’de pek büyük bir tepkiyle karşılanmamış, normalde Demokrat bir başkan dese yerinde zıplayacak Cumhuriyetçiler sessiz bir şekilde izlemişti.

Fakat dün itibariyle, işler tersine döndü. İsrail Başbakanı Netanyahu, İngilizce yaptığı ve İsrail’i New Jersey eyaletine benzettiği tuhaf konuşmasıyla “Şahlanan Aslan Operasyonu”nun başladığını duyurdu ve İran’ın üst düzey nükleer bilim insanları, neredeyse tüm askeri yönetim kademesi ve önemli askeri üslerini vurdu.

İsrail’in öldürdüğü üst düzey isimler arasında Trump’ın müzakerelere yönelik umudun artması için açıklamasını paylaştığı Ali Shamkhani de vardı. İsrail sadece İran’ı değil, ABD-İran müzakerelerini de bombalamıştı.

Peki düne kadar “barış”, “müzakere” mesajları veren ABD Başkanı Trump, bu işin neresindeydi?

Trump; üç aydır yürüyen müzakereler aracılığıyla İran’ı oyalayıp İsrail’e zaman ve daha güçlü bir saldırı için fırsat mı kazandırmıştı, yoksa İsrail, daha önce Biden hükümetine de yaptığı gibi “ABD’ye rağmen” hareket ederek Trump’a bu toksik ikili ilişkide “kimin gerçek patron” olduğunu göstermeye mi çalışmıştı?

Axios’un İsrail muhabiri Barak David’e konuşan iki İsrailli üst düzey yetkiliye göre, Trump ve ABD hükümeti uzun bir süredir İsrail’in yapacağı saldırıdan haberdardı ve bunu destekliyordu. Üstüne üstlük, İsrailli yetkililerinin açıklamalarına göre ABD ve Trump’ın müzakereye yönelik verdikleri kamuoyu mesajları İran’ı yanıltmaya ve olası bir saldırı karşısında hazırlıksız yakalanmalarını sağlamaya yönelik bir dezenformasyon operasyonuydu.

Trump’ın kendi ülkesinin ve seçmeninin talepleri karşısında İsrail’e kulak vermesi gerçekten de düşük bir olasılık değil. Zira Elon Musk’tan sonra 2024 seçimlerinde Trump’a en çok yatırımı İsrail lobisi ve İsrail’i destekleyen iş insanları yapmıştı. İsrail lobisinin kararı oldukça netti. Demokrat Parti’nin başkan adayı Kamala Harris, her ne kadar Gazze soykırımına silah ve destek veren bir hükümetin parçası olsa da en azından sol ve genç seçmenin etkileme olasılığı yüksek bir isim olarak İsrail’e güven vermemiş, seçim dönemindeki düşük seviyeli insani yardım ve ateşkes uyarıları bile İsrail’in tepkisini çekmişti.

Trump; 2016 seçimlerinde de kendisine 100 milyon dolar bağış yapan Miriam Adelson’a borcunu ifa etmek amacıyla büyükelçilik binasını Kudüs’e taşımıştı. 2024 seçimlerinde kendisine doğrudan veya dolaylı yoldan yapılan bağışların karşılığını nasıl verileceği konuşulurken Trump, “Demokrat, Cumhuriyetçi ne fark eder?” diyenlere cevap vermek adına hızlıca harekete geçti. Biden döneminin aksine; İsrail’in Gazze’ye insani yardımları sıfır noktasına indirmesine göz yumdu, Harvard Üniversitesi Filistin’e destek eylemlerini yasaklamadığı için........

© Serbestiyet